Tefeciden Kurtulma Rehberi

En son şu tarihte güncellendi: 27 Mayıs 2020

Türk toplumunun ekonomik dinamiklerinden bir tanesi tefecilerdir. Birileri bu adamları görmezden gelse de, yok saysa da bunlar  aramızdalar. Birilerinin canını ve parasını almak için sessizce ve kararlı adımlarla dolaşıyorlar…

[expander_maker id=”2″ more=”Geyik Kısmı Görüntüle” less=”Geyik Kısmı Gizle”]

Ne yazık ki her zaman olduğu gibi “cezalar ve kanunlar” bunların önüne geçemiyor. Bu zalimlere kaba kuvvete dayalı hiçbir mücadele aracı engel olamıyor. Bunda kanınlarımızın veya polimizin kabahati olduğunu düşünmüyoum. Dünyanın en sert ceza kanunlarını getirsek yine de bu tip suçlarla mücadele anlamında bir dirhem yol alamayacağız. Aslında bu durum gayet doğanın olağan seyri içerisinde kabul edilebilecek bir hakikattır. Yokluğun, eğitimsizliğin, açlığın, işsizliğin hüküm sürdüğü coğrafyalarda “tefecilik, hırsızlık, dolandırıcılık” gibi malvarlığına yönelik suçların türemesi kadar olağan bir şey yokrur. Bu konuda yapılmış onlarca akademik çalışma bile mevcuttur. “Polis, caydırıcı ceza, kaba kuvvet” gibi ensturmanlar zannedildiği gibi malvarlığına yönelik suçlarla mücadelede çok da matah araçlar değildir… Filmlere ve polisiye romanlarına fazla aldanmayın. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu polis denilen aygıtın elinden zannettiğiniz kadar güven ve huzur ortamı tesis edilmemiş ve etmemektedir. Keza mahiyeti itibariyle öyle de kalcaktır.

Toplumdaki bu güven ve huzur ortamını “nitelikli bir değerler eğitimi” verecek kaliteli öğretmenler dışında kimse sağlayamaz.

Konumuza dönecek olursak; insanlık tarihinin en eski mesleklerinden birisi olan tefeciliği ilk olarak “sürekli dışlanan, kınanan, toplumdan soyutlanan yahudilerin” icat ettiği ve yaydığı rivayet etmektedir. Gittiği hiçbir yerde toprak ve arsa sahibi olamayan yahudiler “bilim, komisyonculuk, ticaret, alım satım, rehincilik, pazarlamacılık, seyyar sirkcilik” gibi taşınabilir ve mobilize iş fikirlerine mahkum edilmişlerdir. Kim nereden bilebilirdi ki “bu mahkumiyetin onlara birkaç yüz yıl sonra müthiş bir mükafat olarak geri döneceğini“.

Şu anda buraya; “politik doğruculuk alanında çığır açmış ve bazı gerçekleri görmemek, görmezden gelmek için olağanüstü mücadele veren yeni nesil modern aydınların en azılısını” getirsek onun bile reddememeyeceği bir gerçek vardır. Yahudi cemaati bugün dünya finans ve medya piyasasının yarısından fazlasına hakim konumdadır. Para, bir zamanların dışlanan bu ailelerinin elinde dönmektedir. Duyarcı arkadaşlar bunları dedim diye hemen “anti semitist seni” diyerekten alerjik reaksiyon göstermesinler!  Bu tarihsel, sosyolojik olayları buraya birilerini “hedef göstermek, linç etmek, ifşalamak için” yazmadım. Tam tersine takdir etmek ve başarı öyküsü olarak sergilemek için yazdım.

Sırf bir patente, marka hakkına, buluşun fikri haklarına, işe yarar ticari sırra sahip diye dünya servetinin önemli bir kısmına sahip olmak, tüm insanlığın sahip olduğu paradan daha çok paraya sahip olmak doğal ve korunması gereken bir haktır. Bu hak sıkı sıkıya korunmalıdır. Çünkü zeki insanların, yaratıcı ve çalışkan insanların diğer insanlardan daha varlıklı ve maddi imtiyazlı olması gerekmektedir. [efn_note]Bu cümleleri kurdum diye bana kızabilirsiniz ancak dünyaya yeterince gerçekçi ve tarafsız perspektiften yaklaşırsanız ve okullarda size dayatılan, zorla öğretilen masalları bir an için unutursanız belki siz de şirinleri görebilirsiniz [/efn_note] Buna engel olmak doğa kanunlarını değiştirmeye çalışmak beyhüde bir çaba olacaktır. Zeki ve yaratıcı olup da varlıklı olan insanların servetine kimseler el sürememelidir. Saçma eskimiş ideolojilerin canı cehheneme. Allah aşkına dünya kuruldu kurulalı birileri hep bir başkalarını sömürmüş, üstünlük taslamıştır. Bizler egolarından arınmış teletabiler değiliz.  Son derece mücadeleci, vahşi rekabet duygularıyla donanmış, savaşçı ruhlu  ve dibine kadar rekabetçi yaratıklarız. Eşitlik masallarıyla sadece çocukları ve liselileri kandırabilirsiniz siz! Ancak , (kocaman bir ancak) bu bahsettiğimi devasa servetin, rantın ve sömürünün de elbette bir “sınırı, harçlandırması ve regülasyonu” olmalıdır.

Şu anda ruhsatsız ve hakkaniyete aykırı olarak tefecilik yapan kişi ve kurumlar bu yukarıda bahsettiğim sınırları, regulasyonaları külliyen aşmaktadırlar. Hesap vermekten, vergi vermekten, topluma yararlı olmaktan, rekabet ortamını desteklemekten, KOBİ’leri desteklemekten sakınmaktadırlar. İşte bu sebepten ötürü ruhsatsız ve/veya “ruhsatı olsa bile hakkaniyete aykırı olarak uçsuz bucaksız ve sınırsıza yakın gelir elde etmeye teşebbüs eden” tüm yasaya uygun gözüken tefecilerin bir an evvel yasalara uygun olarak canlarına okunması gerekmektedir. Aksi takdirde 3-4 insana hizmet eden, 4 tekelleşmiş holdinge itaat eden, yeni buluş ve inovasyonlar ortaya çıkarmaktan aciz, rekabet ortamından aciz, adil gelir dağılımdan aciz, KOBİ’lerin filizlenip büyümesine imkan yaratmaktan aciz zavallı ve esir toplumlara döneriz.

Tefeciler günümüzde nasıl insanlardır?

Tefecilik, bilinen en eski mesleklerin başında geliyor. Bunun ana nedeni insanların çaresizliğini sömürmeleri, bir anlamda onların muhtaçlık durumlarını iktisadi olarak istismar etmeleridir. Öyleyse tefeciliğin tarihçesi neye dayanır? Bunu araştırmak ve öğrenmek elbette güç. Ancak denebilir ki Lidyalıların başlangıç tarihine kadar eskidir tefecilik mesleği. Her ne kadar bu olguya meslek demek yanlış olsa da, paranın icadı ve yaygın kullanımı ile birlikte tefeciliğin ortaya çıktığı görülebilir.

Genellikle senet yoluyla ve yüksek faiz oranlarıyla işleyen tefecilik sistemi daha çok merdiven altı işletmelerde, el altından ve toplum tarafından ”bitirim” [efn_note] bitirim sf. argo 1. İnsanlara sempatik gelen kişi (kimse). 2. kurnaz kişi: Bitirim delikanlı. 3. tefecilik, bahis gibi işlerde deneyimli kişi . [/efn_note]adıyla tanımlanan kişiler tarafından icra edilmektedir. Herhangi bir denetime tabi tutulmadan, tamamen çaresiz insanların özel durumlarından faydalanan bu sistem, sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde yaygın bir şekebeye sahiptir. Borçlar zamanında ödenmezse faiz aydan aya artar ve kişi en sonunda aldığı paranın on kat, yirmi kat daha fazlasını borçlanır. Borçların ödenememesi durumunda haciz gibi hem insan onurunu zedeleyen hem de doğrudan doğruya maddi zara veren sonuçlar oluşabilir.

Günümüzde tefeci prototipi aynı zamanda tehdit eden, fırsatçı, silah taşıyan ve bodyguard’ları ile dolaşan bir tipin dışavurumudur. Bu nedenle bu tip kişilerden mümkün mertebe uzak kalmaya çalışmalı, en son çare olarak bile bu insanlara bulaşılmamalıdır.

Bir İnsan Neden Tefeci Olur?

Bu soru daha genel bir perspektiften ele alınarak bir insan nasıl bile bile lades der ve suçlu olur tarzında sorulabilir. Bilindiği üzere tefeciliğin herhangi bir yasal dayanağı bulunmaktadır. Her ne kadar ortada bir senet dolaşsa da bu kişiler arasındadır. Bunun dışında tehdit, şantaj, yıldırma gibi teknikler de tefeciler tarafından sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.

Peki öyleyse: Bir insan neden tefeci olur sorusunun bir cevabı mı var yoksa birden çok cevabı mı? Bize kalırsa birden çok cevabı bulunuyor. Fransız yazar Balzac, bir romanın giriş cümlesinde şöyle yazar: Her servetin altında bir suç yatar. Bu ekonomi temelli sosyolojik okuma aynı zamanda tefecilik gibi güncel bir suç unsurunu analiz etmekte de kullanılabilir. Zira her suçun altında da mutlaka bir ekonomik yetersizlik, iktisadi koşullara dayanan bir baskı mekanizması bulunmaktadır.

Kişiler toplumsal ve ekonomik alanda kendilerini güçsüz ve yetersiz hissettiklerinde bir baskı hissederler. Bu baskı, suç dinamiklerini ortaya çıkarır. Bunun sonucunda bazıları hırsız, bazıları gaspçı olurken, bazıları da sözüm ona bir meslek olarak tefeciliği seçer.

Tefeciler nasıl insanlardır konusuyla ilgili linkteki makalemize de göz atabilirsiniz.

Bu iş, aynı zamanda kolay yoldan illegal olarak para kazanmanın en pratik yoludur. Zira tek yapmanız gereken birikmiş parayı bir sermaye aracı olarak kullanmaktır. Yani ihtiyacı olan birine ihtiyaç duyduğu zamanda yüklü bir miktar vererek yüksek faizlerle para kazanma sanatıdır. Böylesi kirli bir işe sanat dediğimiz için bizi bağışlayın. Fakat günümüzde sanat da para gibi kötü niyetli kişilerin eline geçtiği takdirde çirkinleşmektedir.

Tefecilerin Eline Düşmek Nasıl Bir Duygudur?

Genelde işleyiş şöyle olur. Birinin iş kurmak, evlenmek, ev almak ya da düğün yapmak gibi hedeflerini gerçekleştirmesi için yüklü bir paraya ihtiyacı vardır. Ancak banka banka gezse de sonuç hüsran olur. Bunun sonucunda tefecilerin eline düşmek kaçınılmaz olur. Bu kişilerin eline düşmek ise her bakımdan korku, endişe, stres kaynağıdır. Bu nedenle ne olursa olsun tefecilerden para almamaya özen gösterilmeli, para almak için açılmış tüm yasal yollar tekrar tekrar denenmelidir. Yine de umudunuzu kaybetmeyin bu hain tefecilerden kaçmak mümkün.

[/expander_maker]

Geyik kısmını bitirip bir an evvel esas konumuza geçelim. Tefecilerden adım adım kurtulma yollarını anlatıyorduk. Baltayla tefeciyi ortadan ikiye bölen Raskonikov gibi takılmanıza gerek yok. Gelin size daha ılımlı yöntemlerden bahsedeyim.

1) Delil Toplama

Bu elemanlarla yapmış olduğunuz tüm yazışmaları, mailleri, telefon görüşme kayıtlarını saklamanız icap eder. Anca siz elbette bunu yapmadınız. Tefeciye senet verene kadar bu delil toplama işi aklınıza geldiyse bile karşı taraf muhtmelen delil toplamanıza izin vermedi.

Yapmanız gereken sonradan delil toplamaya çalışmaktır. Elinizde ne kadar yasalara uygun veri var ise o kadar avantajlı olursunuz. Size tefeciyi tezgaha, tuzağa düşürme gibi yol ve yöntem öneren ‘ruhsatsız ve çakal fahri ceza hukukçularına‘ itibar etmeyin. [efn_note]Allah rızası için şu emlakçılardan ve kahvehane ahalisinden hukuk öğrenmeye çalışmayın[/efn_note] Böylesi bir şey suç olup bu yöntemler ile elde edeceğiniz deliller tamamen hukuka aykırı olacaktır, mahkemelerde hükme esas alınamayacaktır. Diyeceğim o ki;  “bilmeden iş yapmayın“.

Ancak karşı tarafın rızası dahilinde onunla olan görüşmeleri kaydedebilirseniz veya başka türlü kanıtlanması mümkün olmayan hallerde yapacağınız kamera/ses kaydı işinizi görecektir. Burada çok önemli bir deyimi izah etmekte fayda var. “Başka türlü kanıtlanma imkanı olmayan hal” ne demektir. Bu hallerin sınırları nedir. Kim belirliyor bu sınıları? Bu soruların hepsi muamma olup tartışmalıdır. O sebeple konuda uzman avuaktlara müracat etmeniz şart.

2) Tefeciyi şikayet etme

Bunu muhtemelen sizden önce başkaları da yapmıştır. Tefeci kardeşlerimiz  bunu bildiği için her defasında farklı kişiler adına senet, çek düzenletip kendilerini arka plana koyma yolunu kullanmaktalar. O sebeple “tefeci nereye şikayet edilir” diyerek araştırmalar yaptıktan sonra yapacağınız şikayet tek başına bir şey ifade etmeyecektir malesef. Ancak civarda sizin gibi başkaları var ise beraber olup ortak suç duyurusu yapmanız halinde çok daha tesirli olacaktır. Bu durumda birden fazla kişinin şahitliği söz konusu olacağı için ortada yazılı delil olmasa bile Cumhuriyet Savcılarının kaale alması ihtimali yüksek. Birbirini destekleyen suç duyuruları aynı dilekçelerde veya arka arkaya verilen dilekçelerle ibraz edildiğinde tefeci kardeşimizin “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “tefecilik” suçundan enselenmesi mümkün olabilecektir. [efn_note]Böyle bir şey pratikte mümkün olmamaktadır ama olsun ben yine de yazayım[/efn_note]

Bu şikayeti avuaktlar yapmaktan kaçınırlar genelde. Haklıdırlar da; çünkü “sonradan tefeciyle anlaşılması” gibi istenmeyen durumlarda avukatlar kurban edilmeye çalışılmaktadır. Ancak bu şikayet dilekçesinin bizzat avukat tarafından ibra edilmese bile avukat tarafından yazılması elzemdir.  Hukuk Fakültesini bitirmiş ve en az 4 yıl boyunca eğitim görmüş savcılar; hukuksal deyimlere ve terminolojiye hakim bir insan ile alakasız insanı hemen anlayabilmektedirler.

3) Tefeciyle yüzleşme

Bu pisliklerle mücadele etmek hukuksal manada olduğu kadar psikolojik manada da süregelmektedir. Bu adamların ekseriyeyler %90’ı var olan veya var olmasa bile öyle olduğu iddia edilen suç örgütlerinin korkutucu gücünden faydalanmaya çalışarak tahsilat yapmaya çalışan adilerden oluşmaktadır. Korku duygusu insanoğlu’nun hareket geçmesinde en çok etkiye sahip duygudur. Kapitalist çok uluslu şirketlet bile en büyük sömürülerini bu duyguyu istismar ederek yapmışlardır ve halen aynı istismari yapmaktadırlar.

Bankacılık sektörü– ilk olarak hırsızlardan ve haramilerden korkan müşteriler tarafından büyütülmüştür

İlaç sektörü– hastalıklardan korkan insanlardan tarafından büyütülmüştür.

Savaş-savunma sanayi düşmanlardan korkan haklardan oluşan müşteri grupları tarafından büyütülmüştür.

Sigortacılık sektörü– Bir şeyleri kaybededeğinden korkan müşteriler tarafından büyütülmüştür.

İnşaat sektörü– Sokaktaki yankesicilerden ve soğuktan korkan müşteriler tarafından büyütülmüştür.

Tarım sektörü– Açlıktan korkan insanlar tarafından büyütülmüştür.

Bu liste uzar gider. Nerdeyse tüm endüstriyel sektörler, sanayiler, korku duygusunu istismar etmişlerdir. Bu saydığım sektörlerin çoğu aslında çok da ihtiyacımız olmayan şeylere ihtiyacımız olduğu yanılsaması ve ilizyonu üzerine kuruludur.

Bir tek sektör vardır ki korkudan doğrudan beslenmeyen o da “medya ve pazarlama” sektörüdür. Bu sektörler de korkunun bizzat propogandasını yapan sektörlerdir. Her gün ölüm, kıtlık, yaralanma, gasp haberleri izlemeniz boşuna değildir.

Bunların hepsi tıkır tıkır işleyen bir düzenin/ bir çarkın kusursuza yakın parçaları…

Dünya ekonomisinin belkemiği bu duygudur. İnsan denilen yaratık bu duygu olmadan hareket geçip de büyük işler yapamamıştır. Birçok büyük mucitin, yazarın, ilim adamının biyografisi işsizlik, kıtlık, açlık ve sefalet ile doludur. Büyük işler başaranların ezici çoğunluğunun yokluk ve fakirlikten çıkan, dev korkularla mücadele etmek zorunda kalmış insanlardan oluşması tesadüf değildir.

Sonuç itibariyle; demek istediğim şey “zenginler tü kakadır yaşasın fakirler” değildir; demek istediğim şey: İnsan denilen yaratığın kullanma kılavuzunda-rehberindeki yazan en önemli alt başlık: “zorunda olmadıkça harekete geçip dev işler başarmak üzere maceraya atılmayacağıdır.” Bu kural zengin için de fakir için de geçerlidir.

Bu hakikati bilen tefeciler esasında yapamaycağı şeyleri yapabileceğinden cihetle borçlu kişiyi korkutma eğilimi sergilerler. Ölümle tehdit ederler. Çocuğunuza zarar vereceğini söylerler, evinizi yakacağını iddia ederler. Organlarınızı çalıp satacaklarını ifade ederler. Yemeyin bu numaları. Gerçekten birilerini nitelikli şekilde yaralayabilecek, öldürebilecek kapasitede, güçte olan kişi/kişiler kalkıp tefecilik yapmaz, uğraşmaz. Gider doğrudan gaspa yeltenir, bir yerlere direkt çöker ve para kazanmka için beklemekle falan hiç uğraşmaz.

Korku insanoğlunun en büyük günahı ve tüm kötülüklerin anasıdır değerli okur. O sebeple korkma ve yüzleş, savaş!

4) Tefecinin elindeki senetlerden kurtulmak

Muhtelen bu pis heriflere yüklü miktarların yazılı olduğu “çek, senet, poliçe, sözleşme” verdiniz. Telaşlanmayın. Hepsi hukuken yok hükmünde. Eskik borç hükmündedir. Bunları ödemek zorunda değilsiniz. Eğer bu pislik çetelerin gerçekten suçlu olduğunu kanıtlayamasanız bile bunların elinde malınızı mülkünüzü kurtarmanızın yolları vardır. Hemen ümitsizliğe ve çaresizliğe kapılmayın. Yeter ki doğru kişilerle doğru şekilde mücadele etmesini bilin. Yazılı hukukun inek gibi olduğunu ve semerinden tutup nereye çekerseniz oraya gelebileceğini unutmayın. Yazılı hukuk kurallarının kendisi adaletin kusursuz imajı, yanıması falan değildir. Tam tersine çoğu kez adaletle ve gerçek hakikatle uzaktan yakından hiçbir alaksı olmadığını bilmeniz isterim. Bu durum ülkemize özgü bir şey değildir. Dünya’nın neredeyse her yerinde bu durum böyledir. Gelişmiş ülkelerin hukuk sistmelerinin yazılı hukuk kurallarından ziyade mahkemelerde her olaya özgü olarak farklı farklı çıkan kararlardan oluşmaı da bu hakikatten dolayıdır. Bu durum literatürde; “doğal hukuk-pozitif hukuk tartışması” ve “hukuk kurallarının kaynağı ne olmalıdır?” tartışmaları ile süregelmektedir. [efn_note] Hukukun tek kaynağının yazılı kurallar olduğunu iddia edenler sizlere sesleniyorum beni iyi dinleyin:  O çok güvendiğiniz kanunlar her gün yüzlerce kez delinip geçiliyor, eğilip bükülüyor, istismar ediliyor ve masumların canını yakıyor. Şekilcilikte çığır açmış mekanik bir kafayla yazılmış hukuk kurallarını değil de adaleti ve hakikati temel almaya çalışmak ve dürüst ve ahlaklı nesiller yetiştirilmeye gayret etmek biraz daha sağlıklı olacaktır. [/efn_note]

Tefeciler çoğu kez karşılarındaki kişilerin hukuk insanları ile temas kurmasını istemezler. Size olabildiğince az vakit tanırlar. Bu durum düşünmenize ve soğukkanlı karar almanıza engel olmak içindir. Bakın Dr. Hüseyin Çiftlik’in korku anında bedende ve zihinde meydana gelen fizyolojik ve psikolojik değişiklikler hakkındaki görüşünü buraya bırakıyorum:

İlk olarak adrenalın ve noradrenalin yükselir. Daha sonra Kortizon yükselir. Bu süreçte kişinin beynindeki karar alma mekanizması etkilenir. Muhakeme yeteneği ciddi derecede zayıflar. “Kaç ya da savaş” mentalitesiyle ilkel kararlar verir.

İşin hukuki boyutuyla ilgili ayrıntılı bilgi vermek gerekirse senetlere karşı itiraz prosedürü uygulamak gerekir. Kambiyo senetlerinin bir mahkeme ilamı kadar güçlü olmadıklarını ve bunlara ilişkin takiplerin “kambiyo senetlerine özgü şikayet yolları” ile durdurulabileceğini ifade etmek gerek.

Kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibini durdurmak

Eğer ki karşı taraf bir mahkeme ilamı ile sizin aleyhinize karar aldıysa bu takdirde ilamlı icra takibine girileceklerdir. İlamlı icra takibine karşı itiraz yolu çok sınırlı şartlar söz konusu ise mümkündür. Buna ilişkin şuradan ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz: İLAMLI TAKİBE İTİRAZ EDERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

5) Tefeciyi Köşeye Sıkıştırma

Bu pislikleri gözünüzde çok büyüttünüz. Şu devirde yenilmez kimse yoktur. Hukuku en iyi bilen insanlar bile yeniliyor iken, dev teröristler bile köşeye sıkıştırılabiliyor iken bunların yenilmesinin mümkün olmadığını söyleyen zihniyete kulak asmayın. Tefeci denilen mahlukatların en çok korktuğu şey kötü bir pazarlamacı tarafından iflaşanmaktır.  Bu durum onun bir sonraki veya halihazırdaki suç duyurularının akıbeti açısından çok kötü olacaktır. Basının ve medyanın gücünün farkında olan bir hukukçuyla iş birliği yapmanız tefeci kardeşimizi köşeye sıkıştırmak için yeterli olacaktır.

Yazımı bitirmeden önce ifade etmeliyim ki şu güne kadar bunların elinden kurtulmuş onlarca belki de yüzlerce dosya gördüm. Bunların neredeyse hiçbirinde kurtulanlara en ufak zarar veremediler. Dosyların hepsinde ellerinden hiçbir şey gelmeyeceğini biliyordum. Gerçekten de öyle oldu. Siz de korkmadan hakkınızı arayın. Sonunda siz ondan değil o tefeci sizden kaçar.

Bu arada değerli yazarlarımızın şu içeriğini de okumanızı öneririm:

Tefeciye Düştüm, Borcum Var Diyenlere

6) Sık Sorulan Sorular

Tefeciden kaçmak mümkün müdür?

Evet mümkündür. Ancak belirli şartlara uymak ve özel hukuki prosedürlere itibar etmek kaydıyla bu mümkündür. Yapmanız gereken icra ve iflas, Borçlar Hukuku ve İdare Hukuku alanlarında uzman bir avukata müracat etmek. Ayrıca cesareti elden bir an olsun bırakmamak

Tefeciler senetlerimi vermediler ne yapmalıyım?

Böyle bir durumda evvela soğukkanlı olmak ve derhal gerekli cezai müeyyideleri tatbik etmek için bazı özel prosedürleri uygulamak gerekmektedir. Ayrıca ilgili senetlerle alakalı olarak bazı özel davaları açmak şarttır.

Tefeciler beni vurur mu?

Eğer öyle bir tehdit altındaysanız evvela koruma tedbiri almak adına bazı önlemleri almanız icap etmektedir. Yine bu hususta savcılığa 'tehdit suçu ile ilgili' suç duyurusunda bulunmanız cinayet riskini kat kat azaltacaktır. Çünkü o şikayetten sonra eğer öldürülürseniz katilin ve şüphelinin daha da önemlisi azmettiricinin kim olduğu ayan beyan ortada olacaktır.

Tefeciye teminat verilen tapu geri alınabilir mi?

Evet bu mümkündür. Aksini iddia eden kişi ve yayınlara itibar etmeyiniz. Tefecilik suçunun konusu olan bu devir hukuka aykırı ve sakat olacaktır. Hukuk mahkemelerinde; tapu iptal ve tescil ya da tasarrufun iptali gibi davalardan ilgili ve en alakalı olanlarını açarak tapuyu yasalara uygun şekilde geri almak söz konusu olabilir.

Tefeci benden fazla faiz istiyor ne yapmalıyım?

Tefecinin fazlayı geçtik faiz istemesi bile başlı başına suçtur. Buna ilişkin örnek kararlar, içtihat metinleri ve yasa hükümleri mevcuttur.

7) Sonuç Olarak

Tefeci denilen iş kolunu icra eden yaratıklarla mücadele sürecinde kilit rol oynayan iki husus vardır.

Birincisi korku duygusunu yönetmeyi ve mantık süzgecinden geçirip doğru yere kanalize etmeyi öğrenmek

İkincisi cesur ve konuya hakim bir hukukçuya hukuk yollarına müracat edip tefeciyle yüzleşmek.

Bu ikisini aynı anda yaptığınız anda tefeciye kaptırdığınız veya kaptıracağınız parayı geri alabilmenizin önü açılmış olacak ve tefeciden kurtulabileceksiniz. Siz ondan değil o sizden kaçacaktır.

Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelenlerle İlgili Emsal Kararlar Ve Dokümanlar

11 thoughts on “Tefeciden Kurtulma Rehberi”

  1. bu bilgiler için teşekkürler.bende bu tip tefeci ve çek senet mafyasıyla boğuşuyorum sizin yazdığınız gibi tefeci olduklarını inkar ediyorlar artık uzmanlaşmışlar eşşeklik bende yazışma ve konuşmaları kayıt etmedim etmeye çalışıncada inkar ediyorlar. .ama kurtulamadım kime gideyim kimden yardım alayım.mahkemeye çıktım hakim birşey sormuyorki.avukatlar dediğiniz gibi uzmanı olmalı ki yardımı olsun.ama hangi avukat.

    1. Av Mehmet Görünmez
      Av Mehmet Görünmez

      Umarım bu zorlu süreci atlatırsınız Hakan Bey; mücadelenizi sakın bırakmayın. Tefeciler biz bağımsız vatandaşları esir alamaz.

      1. Çok güzel ve cesaretlendirici bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. Ben de tefeci mağduruyum baskılar o kadar şiddetlendi ki düşünmeyi unuttum ta ki bugüne kadar.Pazartesi suç duyurusunda bulunmaya karar verdim.

  2. Tefeciden kurtulmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Gerekirse canımı da verebilirim. Gerçekten gına geldi. Ne olur yol gösterin. Bu kötü insanlar hayatımla oynuyorlar.

  3. Beyim tefeciden para almış ödememiş elimde senet var diyor beni çocuklarımla tehdit ediyor ben şimdiye kadar 5 bin lira ödedim borcunuz 16 bin oldu diyor elimde ödediğim dekontlar var bir hak talep edebilirmiyim

    1. Av Mehmet Görünmez
      Av Mehmet Görünmez

      Senetlerin şekli, niteliği, şahitler ve diğer tüm deliller önem arz etmektedir. Somut olayı görmeden net yorum veya hukuki danışmanlık yapabilmem mümkün değildir. İletişim bölümünden özel olarak yazarsanız sevinirim.

  4. Ben 2002 senesinde2bin onden28bin sonradan vermek uzere insaat halindeki onsozlesmeilebir daire aldim ben aldiktantan 1hafta sonra baskasina 2bin tl karsiliginda bu daireyi mutehaid satmis. Ve sattigi kisi para alisverisinde bulundugu kisi ben bualisverisi hem deliller olsun hemde tanik ifadesiyle ispatladim fakat herne hikmetse karsidaki kisi tapu yadal hakdiye hakim benim beyanlarimi bertaraf edip jarsi tarafa veriyor

  5. benıde tefecıler sıkıstırıolar tehdıt edıolar bunlarla karsılastım zaman ne demem gerekıor yada baskasına benı dovdurse yada oldurtse napabılırım savcılıga gıtmek ıyımı olur benım ıcın kotumu olur pıskolojım bozuk 5 senedır hep bbunlardan kacıyorum

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top