Uyuşturucu Kullanmak ve Bulundurmaktan (TCK 191) KDAE Denetimlisi Güvenlik Soruşturması Memuriyet Etkisi-Cezası ve Şartları

En son şu tarihte güncellendi: 23 Ocak 2024

Uyuşturucu veya uyarıcı madde içmekten ya da bulundurmaktan ötürü hakkınızda bir soruşturma ya da kovuşturma var ise bu yargılamanın sizin memuriyetinize olan etkisi, arka arkaya yakalamanız durumunda ne olacağı, hangi hallerde itiraz haklarınızın baki kalacağı, suçun cezası ve şartları ile uyuşturucu kullanma-bulundurma suçlarına ilişkin örnek kararların olduğu linkin yer aldığı bu rehber yazımız umarım işinize yarar. Bu suçtan ötürü yargılanıyorsanız bir avukattan faydalanmanız ve dosyada gereken savunmaları yapmanız, yapılması gerekenleri yerinde ve zamanında yerine getirmeniz geleceğiniz için faydalı olacaktır.

Başlıklar:

Uyuşturucu Madde Kullanma veya Bulundurma Suçu Güvenlik Soruşturması ve Memuriyet Etkisi ile Cezası

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma veya bulundurma suçu işleyen kişiler, ciddi cezalarla karşı karşıya kalabilirler. Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, uyuşturucu madde miktarına bağlı olarak 2 ila 5 yıl arasında değişen hapis cezası ile cezalandırılır. (bu cezaya çoğu kez hükmedilmez eğer ki KDAE tedbirlerine uyulursa ancak esas mesele bu cezadan ziyade KDAE kararı ve memuriyettir. Bu konuda şu yazımıza göz atmanızı öneririz: HAGB ve KDAE denetim süresi içerisinde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Olumsuz Mu Gelir?

Uyuşturucu denetimlisi alan bir uzman çavuş mesleğine alınmıyor ardından dava açıyoruz ve bu sayede mesleğine kavuşuyor. Bununla ilgili örnek karar: Uyuştucu Kullanımı Nedeniyle Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelen Uzman Çavuş Hakkında Karar

Şu an bu suçla ilgili esas ceza denetim tedbiri veya mahkeme riski değil bazı kritik memuriyetlere engel teşkil etmesidir.

Risk teşkil eden memuriyetler şunlardır:

Bunun dışında diğer düz memuriyetler için yukarıda linkini verdiğimiz yazılarda da ifade ettiğimiz üzere yüksek bir risk yoktur.

Ancak, suçun işlendiği yer de cezanın artırılması için bir kriterdir. Özellikle tedavi, eğitim, askeri veya sosyal amaçlarla toplu olarak bulunulan binalar, umumi yerler veya umuma açık alanlara yakın yerlerde suç işlenirse, ceza yarı oranında artırılır. Bu durumda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu işleyen kişiler, 3 ila 7.5 yıl arasında değişen hapis cezası alabilirler. Burada mesela arabada uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma veya bulundurma suçu işlenmesi halinde nitelikli halin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda soru işaretleri var. Uygulamada araç içerisi nitelikli halin oluşması için yeterli sayılmamaktadır.

Bu aşamada eğer uyuşturucu denetimlisi aldıysanız bile bu denetimliye itiraz etmek için şuradan dilekçe temin edebilirsiniz: Uyuşturucu İçiciliği Suçu Kamu Dava Açılması Ertelenmesi ve Denetimli Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği

Sık Sorulan Sorular

Uyuşturucu içiciliği ve denetimlisi almaktan kurtulmak için ne yapılmalıdır?

Birçok müvekkilin ceza soruşturmasından kurtulduğuna şahit olduk. Şu yazımıza da göz atmak isteyebilirsiniz: Ceza Soruşturmasının-Davasının Düşmesi İçin Ne Yapmak Gerek? Bu içerikteki bazı kurallara ve kaidelere dikkat ederek ceza soruşturmanızı stratejik ve titizlikle yürütürseniz lehinize sonuçlanabilecektir. Ayrıca idrar testi yapılırken Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Tıbbi Laboratuvar Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından yayımlanan “İdrar Numunelerinde Yasadışı ve Kötüye Kullanılan İlaç ve Madde Analizi Yapan Tıbbi Laboratuvarlar ile Madde Bağımlılığı Teşhis ve Tedavi Merkezlerindeki Tıbbi Laboratuvarların İşleyiş Esasları”gözetilmeli ve test buna uygun yapılmalıdır. Yine kan ve idrar testleri yapılırken değerlerde belirli eşik geçilmediği sürece bir kişiye suç isnat etmek mümkün olmamalıdır. Bu konuyla ilgili olara lc/ms ve gc/ms test türleri farklılıkları önem arz ediyor. Bu testlerden birisi (lc/ms) inanılmaz hassasiyetli bir testtir. Havadan bile nem kapan türden bir test olup hata payı çevresel etkenlerden ötürü yüksektir. Bu teste göre ölçüm yapıldı ise KDAE denetimlisine itiraz edebilmemiz daha yüksektir.

Kaynak için tıklayınız

 

Uyuşturucu madde içiciliği veya bulundurmaktan ceza soruşturması ne kadar sürer?

Eğer uyuşturucu içiciliği veya bulundurmaktan ötürü hakkınızda bir soruşturma var ise bu soruşturmada genellikle tahlil sonuçları ve diğer tanıkların ifadeleri beklenir. Savcılık bazı durumlarda dosya içerisinde bilirkişi raporu isteyebilir. Bu halde iken soruşturma 1 sene kadar sürer. Bu konuyla ilgili olarak şu yazımıza göz atabiliriniz: Ceza/Savcılık Soruşturması Açıldı Ne Yapmalıyım? Kaç Ay Sürer? Memuriyete Etkisi?-Kurtulma Rehberi

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmaktan/bulundurmaktan ötürü açılan ceza soruşturmasını hızlandırmak mümkün mü?

Bu konuda şu içeriğimize göz atarak ceza hukuku ilkeleri ve kuralları ışığında hazırladığımız linkteki rehberde yer alan adımları uygularsanız soruşturmanız daha hızlı ilerleyecektir: Ceza Soruşturması Neden İlerlemiyor?-Tıkanmış Soruşturma Nasıl İlerletilir?

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı nedeniyle soruşturmada ilk neye bakılır?

İlk olarak sizin sosyal ve mesleki durumunuza, maddeyi nerede yakalattığınıza, tanıklara, tanıkların ve sizin ifadenize göz atarlar. Ancak dosyaya sonradan yeni bilgi ve delillerin gelmesi de söz konusu olabilir. Bu konuda şu içeriğimize göz atmanızı öneririz: Ceza-Savcılık Soruşturması Açıldı İse İlk Ne Yaparlar?

Uyuşturucu/uyarıcı madde kullanmaktan KDAE kararı alırsam memur olabilir miyim?

Bekçilik, polislik, uzman çavuşluk gibi kolluk ve askeri birimlerde çalışmak isterseniz maalesef karşınıza çıkabilecektir. Ancak eğer düşme kararı verilirse endişelenmenize gerek yok.

Uyuşturucu Madde Bulundurma veya Kullanma Suçu Nedir (TCK 191)

Uyuşturucu madde kullanma suçu; kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu madde satın alan, kabul eden, bulunduran veya kullanan kişilerin TCK md.191 uyarınca suç işlemesi anlamına gelmektedir. TCK m.191, uyuşturucu madde kullanımı ve kullanmak amacıyla bulundurma, satın alma veya kabul etme şeklinde iki şekilde suç işlenebileceğini belirtir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı, kişinin uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ağız veya burun yoluyla, şırınga yoluyla veya başka bir şekilde vücuduna alma eylemidir. Kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma, kişinin kendisine veya başkasına ait uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmak için fiili ve/veya hukuki egemenliği altında uhdesinde bulundurmasıdır. Ancak bu bulundurma aşağıda daha detaylı izah edeceğimiz üzere ticari amaçlar içermemelidir.

Uyuşturucu madde ticareti ile karıştırılmaması gereken kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu, sanığın bulundurma amacına göre belirlenir.

  • Sanığın elindeki uyuşturucu madde miktarı
  • sanığın davranışları,
  • bulunduruluş şekli,
  • sosyo-ekonomik durumu,
  • uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer,
  • sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı
  • bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşitliliği,

suçun işlenip işlenmediğinin tespitinde önemli ölçütlerdir.

Kişisel kullanım için kabul edilebilecek uyuşturucu madde miktarı, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliği, cinsi ve kalitesine göre değişebilir. Ancak, yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu kabul edilir. Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu işleyen kişiler, hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalırlar.

Kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak, uyuşturucu madde ticareti suçu olarak kabul edilir ve daha ağır cezalar öngörülür. Uyuşturucu madde kullanımı veya bulundurma suçundan hüküm giyen kişilerin tedavisi için çeşitli programlar ve rehabilitasyon merkezleri bulunmaktadır (denetim süresinde de bu rehabilitasyonun bir kısmı icra edilmektedir).

Şüphesiz; “uyuşturucu madde kullanımı ve bulundurma suçu, toplum sağlığı açısından da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” ancak elbette herhangi kişiye yönelik doğrudan kast ve bir zarar yoktur (sonuçta ortada bir adam öldürme suçu yok, zarar gören en çok suçun faili olan kişinin bizzat kendisi). Bundan ötürü kanun koyucu bu suçta doğrudan ceza vermek yerine öncesinde bir şans vermek istemiştir. Bu nedenle, uyuşturucu madde kullanımının önlenmesi ve uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele edilmesi, hem hukuki hem de sosyal bir sorumluluktur. Uyuşturucu madde kullanımı ve bulundurma suçuyla mücadelede, sadece hukuki yaptırımların yeterli olmadığı, aynı zamanda toplumun farkındalığının artırılması, eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yürütülmesi gerektiği de unutulmamalıdır.

Sonuç olarak, uyuşturucu madde kullanımı ve bulundurma suçu, hukuki, sosyal ve toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu suçun önlenmesi ve mücadele edilmesi için hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çeşitli adımlar atılmalıdır. Nitekim devletimiz de uyuşturucu kullanan kişileri damgalamadan, hayatları boyunca etkilenecekleri idari ve cezai tedbirlere maruz bırakmadan onları ıslah etme amaçlı birtakım tedbirleri kanunlaştırmıştır.

Şu ikisi beraber veya aynı anda mevcut ise bu suç oluşur:

TCK m.191’deki suç genel olarak iki farklı şekilde işlenebilir:

  • Uyuşturucu veya uyarıcı nitelik teşkil eden maddeyi kullanma,
  • Kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı olan maddeyi bulundurmak ya da satın alma veyahut bu maddeyi bir başkasından kabul etmek.

 Uyuşturucu Madde Kullanma veya Bulundurma Suçu Oluşması İçin Şartlar

“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu” ile “uyuşturucu madde ticareti suçu” arasında ayrım yapılması gerekmektedir. Bu ayrımın yapılabilmesi için sanığın bulundurma amacı değerlendirilmelidir (YCGK-K.2013/423).

  1. Madde miktarı: Uyuşturucu maddenin miktarı en önemli ölçüttür. Kişisel kullanım sınırını aşacak miktarlarda uyuşturucu madde bulundurmak, uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacı dışında bulundurmak anlamına gelir. Adli Tıp Kurumu’nun ve Yargıtay’ın benimsediği esrar kullanım kişisel sınırları gibi kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. Yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanıkların, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurdukları kabul edilir. Mesela; bir valiz dolusu esrarı otobüste yakalatıp içicilikten bahsedemezsiniz en nihayetinde, komik görünür.
  2. Davranışları: Sanığın uyuşturucu maddeyi satma veya devretme gibi davranışlarına bakılmalıdır. Bu davranışlar, uyuşturucu maddeyi kullanma amacına yönelik olmalıdır. Uyuşturucu madde satın aldığını iddia eden tanık veya sanık beyanı da dikkate alınmalıdır. Satış yapmak üzere müşteri arayışına girmek, pazarlık yapmak veya numune göstermek uyuşturucu madde ticareti suçu işlendiğinin göstergesidir. Bir dükkanda uç dediğimiz sigara ucuna eklenen esrardan satın aldığınızda ve bunu bir bekçi-polis aramasında teknik takip sonucu yakalattığınızda hukuka aykırı delil gibi meseleler de önem arz edebilir. O sebeple bu gibi hallerde hemen ikrar etmemek ve evvelden avukatınızla iletişime geçmek hayati öneme sahiptir.
  3. Bulunan Yer: Uyuşturucu madde nerede bulundurulduğu da önemlidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduranlar, bunu kolayca ulaşabilecekleri bir yerde bulundururlar (ceplerinde, araç veya ev çekmecelerinde vs). Uyuşturucu madde, kolayca ulaşılamayacak bir yerde (örneğin bir depoda) zulalanmışsa, uyuşturucu madde ticareti yapıldığının göstergesidir.
  4. Ne Şekil Bulunduruluyor: Uyuşturucu madde bulunduruluş şekli de suçun tespiti açısından önemlidir. Hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin ele geçirilmesi (hassas terazi üzerinde uyuşturucu madde kalıntılarının bulunması da aranabilir eğer şartları mevcut ise, çünkü sonuçta artık herkes spor yapıyor protein tozu ölçmek için birçok evde hassas terazi var), uyuşturucunun kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir. Çeşitli uyuşturucu maddelerin birlikte bulundurulması, uyuşturucu madde ticareti suçu işlendiği hususunda bir belirtidir.
  5. Sosyal durum: Sanığın sosyal ve ekonomik durumu da suçun işlenip işlenmediğinin anlaşılması açısından bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Diğer delillerle birlikte sanığın geçimini nasıl sağladığı, gelirinin kaynağı gibi olgular da dikkate alınmalıdır (bir öğretmen ya da doktorun uyuşturucu ticareti ile iştigal etmesi nadir görülen bir şeydir dizi ve filmler haricinde).

Kullanma ve ticaret amaçlı uyuşturucu bulundurma farkı:

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu” ile “uyuşturucu madde ticareti suçu” arasındaki farkın belirlenmesi, sanığın “bulundurma amacı”nın değerlendirilmesi ile yapılır. Uyuşturucu madde miktarı, failin davranışları, uyuşturucunun bulunduğu yer, bulunduruluş şekli, bulundurulan uyuşturucu maddelerin çeşitliliği, sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı ve sosyo-ekonomik durumu ve geliri, sanığın amacının belirlenmesinde önemli kriterlerdir. Uyuşturucu madde kullanmak için bulundurulan miktar kişisel ihtiyacı aşmamalıdır. Sanığın uyuşturucu maddeyi başka kişilere satma, devretme veya tedarik etme davranışı uyuşturucu madde ticareti amacına yönelik olmalıdır. Uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer, kullanmak için mi yoksa ticaret için mi bulundurulduğunu tespit etmek için önemlidir. Uyuşturucu maddenin hassas terazi ve özenli olarak hazırlanmış paketler halinde ve çokça sayıda paketler ile birlikte bulunması, uyuşturucunun ticari amaçla bulundurulduğunu gösterir. Farklı türde uyuşturucu maddelerin bir arada bulunması, ticaret amacıyla bulundurulduğunu gösterir (çünkü genelde içiciler tek bir türe odaklanır zira her bünye farklı farklı olduğu için kimi uyuşturucular kimi bünyelerde zehirli etki gösterebilmekte kemikleri ise daha az toksik etki göstermekte). Sanığın uyuşturucu madde kullanması da, uyuşturucuyu kişisel kullanım için bulundurduğunu gösterir. Sosyo-ekonomik durumu ve geliri, diğer delillerle birlikte, suçun işlenip işlenmediğinin anlaşılması açısından bir kriter olarak değerlendirilir.

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu” ve “uyuşturucu madde ticareti suçu” arasındaki farkın tespiti için, sanığın bulundurma amacının değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanığın bulundurma amacı belirlenirken, uyuşturucu maddenin miktarı, sanığın davranışları, uyuşturucunun bulundurulduğu yer, bulunduruluş şekli, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşitliliği, sanığın uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı ve sosyo-ekonomik durumu gibi kriterler göz önünde bulundurulmalıdır.

Uyuşturucu madde miktarı, bulundurma suçunun niteliği açısından en önemli ölçüttür. Sanığın kişisel ihtiyaç sınırını aşacak miktarda uyuşturucu madde bulundurması, uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacı dışında, örneğin satış veya nakil amacıyla bulundurduğunu gösterir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişebilir. Örneğin, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında, esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir (elbette bu rakamlar kişiden kişiye ve kullanım süresine göre farklılık arz edebilecektir). Yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu kabul edilmektedir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Bulundurmak Suçunda Denetimli Almak

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi nedir?

Denetimli almadan evvel savcının bir soruşturma sonucunda “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı vermesi gerekir. Bu karar sonucunda bir suç şüphesiyle ilgili olarak suçlu olarak şüphelenilen bir kişi hakkında iddianame hazırlanmaksızın veya dava açılmaksızın geçici bir erteleme kararı verilmesi mümkündür. Bu karar, cumhuriyet savcısının suç şüphesinin yeterli olduğuna karar verdiği ancak şüphelinin durumunu daha yakından incelemek, gözlemlemek suçun ağırlığına ve şüphelinin kusurluluğuna ilişkin daha fazla delil toplamak veya suçun etkilerini değerlendirmek için (ayrıca kişiye en azından bir şans daha verilmektedir, sonuçta hepimiz erken gençlik yıllarımızda hatalar yapabilmekteyiz, bu hatalar bizim kariyerimizi bir ömür etkilememeli) daha fazla zaman ihtiyaç olunan durumlarda savcı tarafından resen alınmaktadır. (CMK md. 171/2).

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı, erteleme süresi boyunca şüphelinin suçla ilişkili bir başka suç işlememesini ve belirtilen koşullara uymasını gerektirir. Ertelenme süresi boyunca, şüpheli davranışları yakından izlenir ve belirli bir süre sonunda erteleme kararı yeniden değerlendirilir. Ertelenme süresi boyunca, şüphelinin uyması gereken koşullar ve yaptırımlar, erteleme kararına bağlı olarak değişebilir, ancak tüm bunlar yasa ile belirlenmiş ve genel hatları ile bellidir (buna aşağıda daha detaylı değineceğiz).

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, suç şüphesi bulunan bir kişi için bir fırsat olarak görülebilir. Ertelenme süresi, şüphelinin topluma uyum sağlamasına, suçlu olarak suç işlememesine, tedavi olmasına ve sorumluluğunu kabul etmesine yardımcı olabilir. Bununla birlikte, erteleme süresinde şüpheli, koşullara uygun davranmazsa veya başka bir suç işlerse, erteleme kararı kaldırılabilir ve kamu davası açılabilir. Ancak bu suçun türü ve niteliği aynı olacak yani denetim süresi içerisinde hakaret suçunun işlenmesi halinde kamu davası açılmaz.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesinin şartları nelerdir?

CMK madde 171/2-3’te düzenlenen şartlara göre, kamu davasının açılmasının ertelenmesi için hem şüpheli veya sanığa dair şartlar hem de suça dair bazı şartlar gerçekleşmelidir. Bunlar şu aşağıdaki şekildedir:

  • Ön ödeme ve uzlaştırma kapsamındaki suçlarla ilgili kamu davasının açılmasının ertelenmesi uygulanamaz.
  • Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı, 3 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlar için verilebilir. Hapis cezasının üst sınırı, on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından beş yıl olarak uygulanır.
  • Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilmesi için yeterli suç şüphesi bulunmalıdır. Yeterli suç şüphesi bulunmadığı hallerde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermek yerine, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar vermek kanuna aykırılık oluşturur.
  • Şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış olması gerekir.
  • Kamu davası açılmasının ertelenmesi, şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılarak yargılama yapılmasından daha yararlı olmalıdır.
  • Mağdurun veya kamunun uğradığı ve cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zarar, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmiş olmalıdır.
  • Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar ile asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar gibi suçlarda, kamu davası açılmasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiğinde, şüpheli hakkındaki soruşturma askıda kalır ve şüpheli erteleme süresi boyunca gözlemlenir. Cumhuriyet savcısı, şüphelinin suç işlemekten çekineceğine dair kanaat edinmeli ve bu kanaatini somut davranışlarına dayandırmalıdır. Şüpheli ve suça ilişkin tüm şartlar gerçekleştiğinde, Cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verir ve bu kararı özel bir sistemde kaydeder.

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Sabıka/Adli Sicil Kaydına İşlenir mi?

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi, suçlu olarak kabul edilen kişinin, belirli şartların yerine getirilmesi durumunda, hapis cezasından kurtulmasını sağlayan bir hukuki düzenlemedir. Ancak, bu durumun kişinin adli sicil kaydına yansıması sorusu sıkça gündeme gelmektedir (eğer 2. kez içicilikten yakalanılması durumunda).

Kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar, adli sicil kaydında değil özel bir sistemde kaydedilir. Bu kayıtlar, sadece bir soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu amaç için kullanılabilir. Yani, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kayıtlar, yalnızca hukuki süreçlerdeki soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kullanılır ve iş başvuruları gibi diğer amaçlarla açıkça paylaşılmaz.

Bu nedenle, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kayıtlar, kişinin adli sicil kaydında görünmez. Ancak, kişinin adli sicil kaydında, ilgili suçla ilgili bir kayıt yer alır. Bu kayıt, kişinin geçmişte işlediği suçların bir listesini içerir ve bu nedenle, iş başvuruları gibi diğer amaçlarla kullanılabilecek bir bilgidir. Ancak, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin bir kayıt, adli sicil kaydında bulunmayacaktır.(CMK md. 171/5).

Uyuşturucu Madde Kullanma Suçu ve Kamu Davasının Ertelenmesi Şartları

Uyuşturucu madde kullanma suçuyla ilgili olarak, suçun işlenmesi durumunda şüpheli hakkında hapis cezası verilir. Ancak, suçlunun durumu ve suçun işlenme koşulları göz önünde bulundurulduğunda, bazı durumlarda hapis cezasının yerine kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilir.

Uyuşturucu madde kullanma suçu şüphelisi hakkında, CMK md. 171’deki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilebilir. Ancak ne yazık ki uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak için satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında erteleme kararı verilmesi mümkün değidir çünkü kanunda daha ağır bir cezaya hükmedilmesi kararlaştırıldıysa o uygulanır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiğinde, şüpheli hakkında en az 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre, cumhuriyet savcısı gerekli görürse, üçer aylık sürelerle en fazla 1 yıl daha uzatılabilir. Şüpheli, tedavi kararı verildiyse tedavinin gereklerine uymalıdır.

Erteleme süresi içinde şüpheli, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmamalı, bulundurmamalı, satın almamalı ve kabul etmemelidir. Şüpheli bu yükümlülükleri yerine getirirse hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.

Ancak, şüpheli yükümlülüklerine aykırı davranırsa veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ederse veya tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu işlerse, hakkında kamu davası açılır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı, suçlu için bir şans sağlar ve ona yeniden topluma entegre olabilme fırsatı verir. Ancak, suçlu bu fırsatı kötüye kullanırsa, hakkında daha sert yaptırımlar uygulanabilir.

Uyuşturucu madde kullanma suçu şüphelisi hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi durumunda, bu karar adli sicil kaydında mahsus bir sisteme kaydedilir. Ancak, iş başvurusu veya başka başvurular için verilen adli sicil/sabıka kaydında bu bilgiler yer almaz. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmalarında da çoğu kez engel olmaz.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve diğer hukuki konularla ilgili olarak, bir ceza avukatı ile görüşmek, ertelemenin hukuki sonuçları konusunda tereddütleri ve hak kayıplarını önleyebilir.

Bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği konusunda hüküm, adli kontrol altında verilir. Adli kontrol tedbiri kapsamında, şüpheliye belirli bir süre için belirli koşullar öngörülür ve bu koşulların ihlali durumunda adli kontrol tedbiri kaldırılır ve tutuklama tedbiri uygulanabilir.(TCK md. 191/1 ve TCK md. 191/2)

Suçtan Zarar Gören veya Şüpheli Erteleme Kararına İtiraz Edebilir mi?

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı, suçtan zarar gören veya şüphelinin itiraz etme hakkına sahip olduğu bir karardır ve bu hakkın kanuni dayanağı CMK md. 171/2 ve md.173/1’de yer almaktadır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde suçtan zarar gören veya şüpheli, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz etmesi mümkündür (CMK md. 173/1). İtiraz dilekçesinde, itirazın gerekçeleri ve delilleri belirtilmelidir.

Sulh ceza hâkimliği, itirazın kabul edilip edilmemesine karar verir. İtirazın kabul edilmesi halinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı hakkında yeniden bir değerlendirme yapılır. Sulh ceza hâkimliği, kararını verirken, tüm erteleme şartlarına uygunluk ve kamu yararı gibi hususları baştan sona değerlendirerek göz önünde bulundurur.

Suçtan zarar gören veya şüphelinin, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına itiraz etme hakkı, kararın hukuka uygunluğu ve adil bir yargılamaya olan etkisi açısından önemlidir. Bu nedenle, kararın tebliği sonrası 15 gün içinde itiraz hakkının kullanılması önemlidir ve itiraz dilekçesinde gerekçelerin ve delillerin çok açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir.

Erteleme Süresi, Yükümlülükler ve Zamanaşımı

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının ardından şüpheli hakkında denetim süresi en ivedi olarak başlar. CMK md. 171/4‘e göre, elbette bu bahsi geçen 5 yıllık erteleme süresi boyunca şüpheli, kasıtlı bir suç işlememelidir.

Bu süre boyunca dava zamanaşımı süreleri işlemez. Savcılık tarafından erteleme kararı verildiği andan itibaren dava zamanaşımı süresinin işlemesi durur. Ancak erteleme kararı, dava zamanaşımının ‘kesilme‘ nedeni değil, ‘durma‘ nedenidir.

5 yıllık erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir ve erteleme kararı adli sicil/sabıka kaydı sisteminde hiçbir şekilde görünmez

Ancak, şüpheli erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlerse, Cumhuriyet savcısı dosyayı yeniden ele alır ve şüpheli hakkında bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar (CMK md. 171/4).

Uyuşturucu İçiciliği veya Bulundurma Suçunda Denetimli Serbestlik ve İhlali

Uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçuyla ilgili olarak, denetimli serbestlik tedbiri temel şekliyle özetlemek gerekirse şu şekilde uygulanmaktadır:

Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında verilen 5 yıl süreli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını ve şüpheliye yüklenen yükümlülükleri şüpheliye tebliğ eder (bu tebligat maalesef çoğu kez usulüne uygun şekilde yapılmadığından uygulamada çok ciddi sorunlar çıkmaktadır). Soruşturma dosyası takibin yapılması için Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilir. Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü, şüpheliye tebligat çıkartarak tebliğden itibaren 10 gün içinde şube müdürlüğüne başvurarak denetim programına katılmasını ister. Şüpheli, 10 günlük yasal süresi içinde Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne başvurmak zorundadır. Eğer şüpheli 10 günlük süre içerisinde Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne başvurmazsa (mücbir sebepler ve olağanüstü haller nedeniyle bu sürenin aşılabilmesi mümkündür), hakkında denetimli serbestlik programına uymadığına dair tutanak düzenlenip dosya tekrar savcılığa gönderilir. Cumhuriyet savcısı da tebligata rağmen denetime uyulmadığı gerekçesiyle şüpheli hakkında bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar.

Şüpheli, denetimli serbestlik programına başladıktan sonra programı 2 kez ihlal ederse, denetim serbestlik dosyası ihlalden dolayı kapatılıp savcılığa gönderilir.

Eğer şüpheli, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik yükümlülüklerine uymazsa ve yasakları ihlal ederse, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilemez.

Denetimli serbestlik yükümlülüklerinin ihlal edildiği takdirde, mahkeme duruşma açar. Mahkeme, daha önce savunması alınmış olan sanığa, “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı kabul edilerek, cezaya hükmedilebileceği” uyarısını içeren davetiye tebliğ eder. Sanık davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya diyeceklerini yazılı olarak da bildirmezse, mahkeme sanığı zorla getirmek üzere davetiye hazırlar.

Denetimli serbestlik tedbiri uygulanacak olan şüphelinin, uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçu nedeniyle açılan kamu davasının ertelenmesi kararı kendisine tebliğ edildikten sonra 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’ne başvurması gerekmektedir. Bu başvuru süresi, yasal bir zorunluluktur ve şüphelinin 10 günlük süre içinde başvurmaması halinde denetimli serbestlik programına uymadığına dair tutanak düzenlenip dosya tekrar savcılığa gönderilir. Cumhuriyet savcısı, tebligata rağmen denetime uyulmadığı gerekçesiyle şüpheli hakkında bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar.

Denetimli serbestlik programı başladıktan sonra, şüphelinin programı ihlal etmesi hali söz konusu olursa denetim serbestlik dosyası ihlalden dolayı kapatılıp derhal savcılığa gönderilir. İhlaller arasında, denetimli serbestlik yükümlülüklerine aykırı davranma ve yasakları ihlal etme yer almaktadır.

Şüpheli, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik yükümlülüklerine uyduğu ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Ancak yükümlülükleri ihlal etmesi durumunda, mahkeme duruşma açar. Mahkeme, daha önce savunması alınmış olmak koşuluyla sanığa, “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının” iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı kabul edilerek, cezaya hükmolunabileceği  uyarısını içeren davetiyeyi usulüne uygun şekilde tebliğ eder. Sanık davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya diyeceklerini yazılı olarak da bildirmez ise, mahkeme sanığın yokluğunda hüküm verilebilecektir. Yine burada da usulsüz tebligat kararın itirazı veya eğer mümkün ise istinafı sonucu bozulması sebebidir.

KDAE kararının tebliği hakkında önemli detaylar

Suç işleyen kişiler hakkında başlatılan soruşturmalar kapsamında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilir. Bu durumda, şüpheli hakkında denetim süresi başlar ve şüpheli 5 yıl boyunca kasıtlı suç işlememelidir (CMK md. 171/4).

Erteleme süresi içinde dava zamanaşımı süreleri işlemez ve savcılık tarafından erteleme kararı verilir verilmez dava zamanaşımı süresinin işlemesi durur. Erteleme kararı, dava zamanaşımının kesilmesine neden olmaz, sadece durmasını sağlar.

Denetimli serbestlik tedbiri erteleme süresi boyunca uygulanır ve şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle devam eder. Cumhuriyet savcısı, şüpheliye uyması gereken yükümlülükler veya yasaklar ihlal edilirse oluşabilecek sonuçlar hakkında uyarıda bulunmalıdır ve bu uyarı karar metninde belirtilmelidir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildikten sonra şüpheli hakkında kamu davası açılması için belirli durumlar mevcuttur. Şüpheli, kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmazsa, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alırsa veya kabul ederse veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanırsa kamu davası açılacaktır.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın kesinleşmesi için, kararın tebliği süreci tamamlanmalıdır. Şüpheliye karar tebliğ edildikten sonra 15 gün içinde itiraz hakkı bulunmaktadır ve kararın kesinleşmesi için usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi ve kesinleştirilmesi gerekmektedir. Infaz süreci sonucunun beklenmesi ve tebligat işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Yargıtay, KDAE kararının infazına başlanmış olmasının veya tedbirin infazının tamamlanmış olmasının bir önem arz etmediği görüşündedir.

Sonuç olarak, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği takdirde, şüphelinin uyması gereken yükümlülükler ve yasaklar konusunda dikkatli olması gerekmektedir. Yani sonuç olarak kesinleşmesi için usulüne uygun tebligat şart!

5237 sayılı TCK’nin 191. maddesi kapsamında yer alan suçlarda, soruşturma başlatıldığında şüpheli hakkında 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 171. maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi zorunludur (TCK m. 191/2). Bu karar, suçtan zarar gören veya şüpheli tarafından itiraz edilebilir.

Erteleme kararı alındığında, şüpheli hakkında bir denetim süresi başlar. Şüpheli, erteleme süresi boyunca kasten işlenen herhangi bir suç işlememelidir (TCK m. 191/4).

Erteleme süresi boyunca, dava zamanaşımı süreleri işlemez. Erteleme kararı verildikten sonra, dava zamanaşımı süresinin işlemesi durur. Ancak, erteleme kararı hukuki niteliği itibariyle dava zamanaşımının kesilmesi nedeni değil, durma nedenidir.

Şüpheli, 5 yıllık erteleme süresi içinde belirtilen şartları yerine getirdiği takdirde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir. Erteleme kararı da adli sicil/sabıka kaydı sicili sisteminden tamamen silinir.

Ancak, şüpheli erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlerse, Cumhuriyet savcısı yeniden dava açabilir (TCK m. 191/4).

Erteleme sürecinde, şüpheli kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedaviye uygun davranmak zorundadır. Aksi takdirde, Cumhuriyet savcısı şüpheliyi uyarır ve yaptırımlar uygulayabilir. Şüphelinin uyması gereken yükümlülükler belirli kurallara tabidir.

Bu nedenle, KDAE kararı tebliğ edilmeden önce infaz edilemez. Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar, şüpheliye tebliğ edildikten sonra 15 günlük itiraz süresi geçmeden kesinleşmediği için 5 yıllık erteleme süresi işlemeye başlamaz.

Yargıtay, bu durumlarda KDAE kararının infazına başlanmış olmasının veya tedbirin infazının tamamlanmış olmasının bir önem arz etmediğini belirtmektedir.

Bununla birlikte, KDAE kararının infazına başlanmış olması veya tedbirin infazının tamamlanmış olması, kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmaması veya kararın hukuka aykırı olması gibi nedenlerle ilgili kişinin erteleme süresi içinde kasıtlı suç işlememesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği takdirde, şüpheli hakkında denetim süresi başlamaktadır ve bu süre içinde asgari bir yıl denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaktadır. Eğer şüpheli 5 yıl boyunca kasıtlı bir suç işlemezse, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verir ve erteleme kararı adli sicil/sabıka kaydı sicili sisteminden tamamen silinir. Ancak, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmaması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması halinde kamu davası açılabilir. KDAE kararının infazına başlanması veya tedbirin infazının tamamlanmış olması, kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunmaması veya kararın hukuka aykırı olması gibi nedenlerle ilgili kişinin erteleme süresi içinde kasıtlı suç işlememesi gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kişinin KDAE kararının tebliği ve kesinleşmesinin sağlanması önemlidir.

Erteleme veya Para Cezasına Çevrilmesi Mümkün Mü?

Cezanın ertelenmesi, adli para cezasına çevirme ve HAGB, Türk Ceza Kanunu’nun sunduğu ceza yaptırımları arasında yer almaktadır. Adli para cezası, bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Ancak, uyuşturucu madde kullanma suçu, ceza miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilmeye uygun bir suç değildir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen cezanın belirli bir denetim süresi içinde sonuç doğurmaması durumunda, belirli koşulların sağlanması halinde ceza kararının ortadan kaldırılması ve davayı düşürülmesi anlamına gelir. Uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle, kamu davası açıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilebilir.

Erteleme ise mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi anlamına gelir. Uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle verilen hapis cezası da ertelenebilir.

Mahkeme ceza verirse tedavi ve rehabilitasyon nasıl uygulanıyor?

Rehabilitasyon bu suçun var oluş amaçlarından birisidir demiştik. Nitekim; Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilen hükümlülerin cezalarının infazı aşamasında denetimli serbestlik programı kapsamında tedavi ve rehabilitasyon programları yürürlülükte uygulanmaktadır.

Kanunda güncel olarak; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan hükümlü olanlar ise Türk Ceza Kanunu’nun 105/A-5 maddesi gereği tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılma yükümlülüğüne tabi tutulmaktadır. Bu yükümlülükler ihlal edilirse  cezalar arttırılmaktadır.

Uyuşturucu Kullanmak ve Bulundurmak Suçunda Etkin Pişmanlık Mümkün Mü?

Türk Ceza Kanunu’nun 192. maddesi uyarınca, uyuşturucu madde kullanma suçu işleyen kişilerin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmesi mümkündür.

Bu maddeye göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak için satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi devlet makamların haberi olmadan önce, nereden, kimden ve ne zaman aldığını bildirerek suçluların yakalanmasına veya uyuşturucu maddenin ele geçirilmesine yardımcı olursa, cezaya hükmedilmez.

Ancak, eğer ki resmi devlet makamları ve kurumları haber alındıktan sonra gönüllü olarak suçun meydana çıkmasına veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına yardımcı olan kişilerin cezaları, yardımın niteliğine göre dörtte bir ila yarısına kadar indirilebilir.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımından dolayı soruşturma başlamadan önce resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini talep eden kişilere ise ceza verilmez. Bu durumda, kişinin tedavi edilmesi amaçlanır ve rehabilitasyon programına katılması zorunludur.

Uyuştucu Madde Kullanımında Yargıtay ve HSK Görüşü

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, 16-19 Mayıs 2013 tarihli hukuki müzakere toplantısı tutanağında, uyuşturucu madde kişisel kullanım miktarları ile sınırları konusunda aşağıdaki şekilde görüşünü açıklamıştır:

  • Genel olarak, mahkemelerde yıllık ortalama 1 kg esrar bulundurmanın kişisel ihtiyaç miktarı olarak kabul edilse de son zamanlarda uyuşturucu madde nakletme, sevk etme ve ticaret suçlarında daha küçük miktarların taşınması suretiyle de bu suçların işlendiği görülmüştür. Bu nedenle, yıllık net 600-700 gram üzerindeki esrar maddesinin ticaret amacıyla bulundurma olarak kabul edildiği Yargıtay kararları ile benimsenmiştir.
  • Eroin ve kokain gibi maddelerde, başka bir delil yoksa kişiden ele geçirilen 20 gram ve üzeri madde, sentetik haplar için ise 50 adet ve üzeri kullanım amacıyla değil, ticaret amacıyla bulundurulduğu Yargıtay içtihatları ile kabul edilmektedir. Ancak elbette bu sınırlar kesin değildir ve her somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
  • Yapılan araştırmalar ve bilimsel tıbbi makaleler; günlük esrar kullanım miktarının 2 gram, eroin için 150 miligram, kokain için 60 miligram ve haplar için 3-4 adet olduğunu göstermiştir.
  • Eğer ki yukarıda paylaşılan miktarlardan daha düşük miktarda uyuşturucu madde ele geçse bile kişi uhdesinde birden fazla çeşit uyuşturucu madde varsa, eylemin ticaret suçunu oluşturabileceği değerlendirilmiştir. Örneğin, bir kişide 50 gram esrar, 2 gram eroin ve 8 adet hap bulunursa, bu eylemin uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğuna ilişkin örnek Yargıtay kararları olduğu belirtilmiştir. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu kriterler her dava ve her sanık için farklı şartlar altında değerlendirilecektir.
Yargıtay ise uyuşturucu madde kişisel kullanım miktarı/sınırı konusunda net ve sınırları belli bir görüş açıklamamıştır. Ancak, yukarıda belirtilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 2013 tarihli görüşü, Yargıtay’ın da benimsediği kriterler olarak benimsenmiş ve kararlarda da uygulanmaktadır. Rakamlar ve oranlar üç. aşağı beş yukarı aynıdır. Hatta son zamanlarda rakamlarda esneme daha da arttı denilebilir. Eskiden ticarete sokulan miktarlar artık içiciliğe sokulabiliyor. Yargıtay, uyuşturucu madde suçlarında her dosya ve her sanığın kendine özgü şartlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu nedenle, her bir dosyanın ayrı ayrı incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Zamanaşımı

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belirli bir sürenin geçmesi halinde, ceza davasının kanuni süre içinde sonuçlandırılamaması durumunda davanın düşmesine neden olan bir ceza hukuku kuralıdır. Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır (ceza miktarları itibariyle suçun temel şeklinin cezasının üst sınırı 5 seneyi geçmediği için genel zamanaşımı uygulanmakta özel bir hüküm yoktur).

Uyuşturucu Madde Kullanma ve Bulundurma Suçunda Şikayet Aranır mı?

Bu sorunun cevabı net ve bellidir: “Hayır“. Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu, takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer almaz. Dolayısıyla, suçun takibi için belirli bir şikayet süresi mevcut değildir. Suçun soruşturma ve kovuşturması, dava zamanaşımı süresine uyulduğu takdirde her zaman yapılabilir.

Uyuştucu Madde Kullanmak ve Bulundurmak Suçunda Cezalandırmaya Yeter İspat Kuralları

Uyuşturucu madde kullanma suçu genellikle sanıkların zilyetliğinde veya onlarla ilişkilendirilebilecek şekilde uyuşturucu madde ele geçirilmesi sonucu ispat edilir. Ancak, uyuşturucu madde yukarıda anılan şekilde ele geçirilemediği durumlarda, eğer ki ortada makul şüphe var ise sanığın uyuşturucu madde kullandığına dair tıbbi delillere dayalı ispat yapılmalıdır.

Ancak burada önem arz eden detay: Sanığın sadece soyut bir şekilde suçu kabul etmesi halinde bu ikrar delili tek başına cezalandırılması için yeterli değildir. Çünkü, uyuşturucu kullandığını kabul eden bir sanığın hangi tür uyuşturucu kullandığının tespit edilememesi nedeniyle suçun ispatı açısından yeterli değildir.Ayrıca uygulamada çok karşılaşılan bir durum var. Mesela  kollukta ifade alınırken oluşan “korku, baskı sonucu oluşan yüksek kaygı ve endişe hali” kişinin bir an evvel oradan kurtulmasını amacıyla yapmadığı eylemleri ikrar etmesine yol açabilmektedir.

Nitekim; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, sanığın, “uyuşturucu madde kullandığını söylemesi” ancak, sanığa ait uyuşturucu maddenin ele geçirilememesi, kullandığı maddelerin niteliklerinin belirlenememesi, tıbbi olarak ispatlanamaması ve somut delillerin olmaması durumunda, sanığın beraat etmesi gerekir. Soyut kabullere dayanılarak sanığın mahkum edilmesi hukuka aykırıdır ve mahkeme kararı bozulur.

Bununla birlikte, uyuşturucu madde kullanma suçuyla ilgili ispat yöntemleri, her dava ve sanık için farklılık gösterebilir. Bu nedenle, her dava özgün şartlarına göre değerlendirilmeli ve yargılama sürecinde adil ve hukuka uygun bir şekilde işlemelidir.

Ancak, uyuşturucu madde kullanma suçunun ispatında, uyuşturucu madde kullanımının belirtilerine yönelik gözlem, test ve tahlil sonuçları da delil olarak kullanılabilir. Uyuşturucu kullanımına ilişkin delillerin, hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması ve delillerin usulüne uygun değerlendirilmesi hali de suçun ispatı açısında da büyük önem arz ediyor. Mesela bekçilerin arama yetkisi bir dönem yoktu ve kısıtlı idi hal böyle iken arama yapan bekçilerin bu hukuka aykırı arama nedeniyle elde ettiği deliller hukuka aykırı delil olacağından hükme esas alınmaz.

Örneğin, Yargıtay’ın 2020 yılında verdiği bir kararda, sanığın uyuşturucu kullanımına ilişkin tıbbi raporun, usulüne uygun şekilde hazırlandığı ve delil olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Ayrıca, Yargıtay’ın başka bir kararında ise, uyuşturucu kullanımına ilişkin iddiaların sadece polis memurları tarafından yapıldığı ve herhangi bir tıbbi delil olmadığı gerekçesiyle suçun ispatlanamayacağına hükmedilmiştir. Mesela kanda yeteri miktarda uyuşturucu maddeye rastlanılmaması halinde ortada içicilik değil en fazla “uyuşturucu maddeye maruziyetten bahesilebilecektir”. Mesela esrar maddesi içen kişilerle aynı ortamda bir süre bulunmanın kan değerlerinde thc adı verilen maddeye rastlanılması sonucunu doğurduğu bilinen bir gerçek!

Tüm bu açıkladığımız hususlardan ötürü; uyuşturucu madde kullanma suçuyla ilgili ispatın; baştan sona delillere dayalı olarak ve hukuka uygun şekilde yapılması önemlidir. Daha evvelden de ifade ettiğimiz üzere; uyuşturucu kullanımına ve bulundurmaya ilişkin delillerin usulüne uygun bir şekilde elde edilmesi ve değerlendirilmesi, suçun ispatında kesin rol oynamaktadır.

Bununla birlikte, yalnızca sanığın sözlü beyanlarına dayalı bir karar verilmesi hukuka uygun değildir. Mahkemelerin, uyuşturucu madde kullanma suçunu ispatlamak için diğer delilleri de kullanmaları gerekmektedir. Bu deliller arasında, uyuşturucu madde kullanımına ilişkin tanık beyanları, uyuşturucu madde kullanımı sonrası görülen belirtiler (örneğin, göz bebeklerinde büyüme, titreme, konuşma bozukluğu, vb.), uyuşturucu madde kullanımına bağlı tıbbi raporlar ve benzeri tıbbi deliller sayılabilir.

Ayrıca, uyuşturucu madde kullanımı suçlamasıyla ilgili olarak, kişinin zorla ve isteği dışında uyuşturucu madde kullanmaya zorlandığına dair savunmalar da öne sürülebilir. Bu durumda, sanık, uyuşturucu madde kullanmaya zorlandığına dair somut deliller sunarak kendisini savunabilir. Tehdit ve hile nedeniyle zorla uyuşturucu kullanımı söz konusu olabilir. Mesela bir arkadaşın bir diğer arkadaşına sarma sigara diyerekten esrar içeren sigaralar vermesi halinde hile söz konusu olacaktır. Ancak tabiki bu durumda kişinin zorla ve isteği dışında hile nedeniyle uyuşturucu madde kullanmaya zorlandığına dair savunmalar da göz önünde bulundurulmalıdır.

Uyuştucucu İçiliği Suçu Hangi mahkemede görülür?

Eğer ki denetim ve KDAE yükümlülüklerine uygulamazsa dosya Asliye Ceza Mahkemeleri’nde açılır ve kovuşturma burada görülür (çoğu kez mesele savcılıkta çözülmektedir, ilk defa yakalamanız halinde savcılık KDAE kararı vermektedir). Ancak yukarıda da ele aldığımız üzere içicilik değil de ticaretten şüpheleniliyor ise elbette “Ağır ceza mahkemesi” görev alanına da girecektir.

4 thoughts on “Uyuşturucu Kullanmak ve Bulundurmaktan (TCK 191) KDAE Denetimlisi Güvenlik Soruşturması Memuriyet Etkisi-Cezası ve Şartları”

  1. Merhaba Sayın avukat bey ek b kararı ile 2017 de özel güvenlik kartı aldım 2019da sağlık bakanlığı na atandım 2009-2010 da 191/1 den 1 yıl hapis ve denetim verilmişti.2014 te dava düştü Yargıtay tarafından.lakin 2019 da Anadolu adliyesi bu kararı doğru bulmayıp kapanan Üsküdar adliyesi ndeki dosyama HAGB verdi.akabinde 2022 de kartımı yeniledim.daha sonra14/09/ 2022 de valilik onayı ile iptal edildi.tecrubenize istinaden acaba kartımı alabilir miyim! Bu kanun kataloga ben özel güvenlik kartimi aldıktan sonra eklendi.Teşekkürler.

    1. Av Mehmet Görünmez
      Av Mehmet Görünmez

      Merhaba özelden yazarsanız bu konuda daha detaylı bilgilendirme yapabilirim, elbette hukuki danışmanlık almak isterseniz.

  2. 31.12.2019 tarihinde yılbaşında alkollü bir kafede oturup alkol aldım arkadaşlarımla ve 11.30 gibi çıkıp eve doğru giderken küçükçekecede alkollü araç kullandığımdan dolayı ceza yedim kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına ilişkin bir evrak geldi 2020 Mart ayında 5 yıl süreyle uyapta görünmüyor ögg kimlik kartı başvurusu yaptım 15.01.2024 tarihinde şuan olumsuz kararı aldım özel güvenlik şube uyuşturucudan kayıt olduğunu söylüyor ve alkollü yakalandığım günün tarihiyle aynı uyuşturucu bulundurma satın alma kabul etme suçu yazdığını söylüyor ne yapmam gerekiyor alkollü yakalandığım gün trafik güvenliğini tehlikeye sokmak alkollü araç kullanımı maddesi yazıyor

    1. Av Mehmet Görünmez
      Av Mehmet Görünmez

      Bu konuda bir karışıklık var gibi gözüküyor. Elinizdeki belgelerle birlikte tarafımıza yazarak hukuki danışmanlık almanızı öneririm.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top