Ceza Soruşturması Neden İlerlemiyor?-Tıkanmış Soruşturma Nasıl İlerletilir?

En son şu tarihte güncellendi: 4 Temmuz 2021

Eğer ki bu çağın doğru kabul edilen fikirlerini, doktrinlerini; “ebediyen değişmeyecek evrensel doğrular” olarak kabul ediyorsanız LÜTFEN defolun gidin bu siteden. Size ihtiyacım yok. Davanız var ise bile yine de defolup gidiniz lütfen.

Davanız için 10 000 lira vermeyi teklif ediyorsanız yine de defolup gidiniz lütfen.

Davanız için 10 000 dolar vermeyi teklif ediyorsanız da defolup gidiniz lütfen.

Bakmıyorum dava falan…

Her yere hukuk fakültesi açtılar. Yakında 1 milyon avukat meslektaşım olacak benim. İlla ki aralarında davanıza bakabilecek kaliteli ve zeki cin gibi meslektaşlarım da çıkacaktır. Gidin onlara verin 10 000 dolarınızı ve ceza davanızı.

UYARI: Yazıya girmeden önce belirtmek isterim ki; “devlet harikadır, devlet çiçektir, devlet iyidir devlete karşı kaba ve hakaretli söz söyleyenler kakadır”. İş bu yazıdaki eleştiri iktidar ya da devlet ya da polise karşı değildir. 

Modern ve medeni ceza soruşturması” denilen “hukuka ve kılıfa uygun işkence müessesesi” 15. yüzyıl başlarında ortaya çıkmış ve sonrasında ülkemizde tüm kurumlarıyla kök salmış bir müessesedir.

Halihazırdaki “usuller” nedeniyle insan doğasına, psikolojisine açıkça aykırı ve sonradan tedavisi, ikamesi mümkün olmayan, bir ömür psikolojik zararlar verecek sonuçlara yol açabilen bir tür işkencedir.

İşkence denilince akla gelen fiziksel elektrik verme gibi fiillerden tek farkı binlerce sayfalık teoriler, bürokratik uygulamalar sayesinde ‘görünmez ve gizli şekilde zamana yayılmış olarak süregelmesidir’.

Özellikle katalog suçlar söz konusu olduğunda “Modern ve medeni cezalandırma sistemi” kisvesi altında orta çağ devrinin pazar yerinde herkesin gözü önünde kol kesmeli, bacak kesmeli cezalardan daha ağır psikolojik hukuka ve kılıfa uygun işkence yöntemidir. Bunun hukuksal altyapısını “ilk olarak oluşturan ‘gavur bilim adamları ve hukukçuların’ önemli kısmı ise gizli birer sadisttir. 🙂 🙂 (yazar burada pis pis sırıtıyor)

Panoptikon hapishane modelini tasarlayan bilim adamları ne kadar sadist ve işkenceci ruhlu ise günümüz “modern ve medeni ceza yargılama sistemini’ ilk olarak tasarlayanlar ve temelini atanlar da bir o kadar sadist ve işkenceci ruhludur.

Bunların, sokaktaki “şiii sarııı, baksana 10 liran var mı, senle kısa bişey konuşacağız gel buraya” diyen adanalı gaspçı tinerciden “sadistlik seviyesi olarak” tek farkları “kılıf uydurma” konusunda daha usta zanaatkar olmalarıdır. Bir de kelime hazneleri biraz daha geniş.

Panoptikon hapishane modelinin 4 amacı vardır.

1. Mahkumu yapayanlız olduğuna inandırmak
2. Mahkumun her an her saniye her koldan takip edildiğine inandırmak
3. Mahkumun kaçabilmesi, kurtulabilmesi ve ufkunu görebilmesini imkansız kılmak (ebedi belirsizlik sisi içerisine sokmak)
4. Bu yukarıdakilerin sürekli olarak icra edilmesi

(Panoptikon’un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki mahkuma saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham’ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı.
Bentham, Panoptikon’u “bir üst aklın, gücü elde etmesinin yeni bir modeli” olarak ifade etmiştir.) kaynak Wikipedi: https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Panoptikon

Bu 4 amaç; “duvarı delen suyun şiddeti değil sürekliliğidir” misali en babayiğit, en güçlü psikolojiye sahip insanı bile belli bir zaman sonra çileden çıkarabilecek, belli bir zaman sonra anksiyete hastası yapabilecek, kelimenin tam anlamıyla ‘deli’ edebilecek nitelikte ve hukuka/kılıfa uygun işkence modeline işaret etmektedir.

Eğer bu 4 amaca hizmet eden ‘medeni ve modern ceza’ muhakkak ki birine uygulanması gerekiyorsa bunu ilk olarak tasarlayıp “insanoğluna” layık gören ve gösteren, pazarlayan gavur sadistlere uygulanmalıdır. Gavur kelimesini vurgulamamın sebebi dinci olduğumdan değildir hapishane denilen şeyin Türk kültüründe olmayan bir şey olmasından dolayıdır. Bu pisliği dünyaya biz yaymadık şükürler olsun. Bize Avrupa’dan geldi. Daha evvelden cezalandırma politikamız daha insancıl, hızlı ve adildi.

Hukuk denen şeyle az buçuk meşgul olmuş bir insan olarak“, “şeriat, din, siyaset, sağ, sol gibi işlerle zerre alakası olmayan bir insan olarak”; cezalandırma yöntemleri arasından “kol bacak kesme, elektrik verme, herkesin gözü önünde tükürülme” gibi yöntemlerin bu ‘medeni ve modern sistemlere’ göre insan psikolojisine verdiği zarar göz önüne alındığında, kıyaslandığında daha hafif ceza olmasından ötürü hukuk sistemine eklenmesi kanaatindeyim. Çünkü tek seferde değil de sürekliliğe yayılmış panoptikon felsefeye dayalı yargılama ve cezalandırma sonucu yitip giden psikolojinin yerine implant takmak asla mümkün değildir ancak günümüz teknolojisinde kaydedilen kol, bacak, uzuv yerine çok işlevli yüksek teknolojili implantlar, takma organlar takmak gayet mümkündür.

Bu hukuka ve kılıfa uygun işkence sonucu meydana gelen “anksiyete, depresyon, reaktif psikoz, atipik psikoz” neticesinde devlet hastanesinden randevu almaya kalktığınızda size en erken 2 ay sonraya randevu vereceklerdir. Üç kuruşa tüm gün devlet hastanesinde 259 hasta bakmak sorunda olan asık suratlı uzman psikiyatri doktorunuz size sadece 3,5 dk vakit ayırabilecektir, size karşı asla güler yüzlü olmayacaktır. Sonunda da reçete yazması karşılığında gizliden gizliye prim aldığı beta bloke edici antipsikotik veya antidepresan psikiyatri ilacını yazıp sizin artık odayı terk etmeniz gerektiğini, başka hastaların da kuyrukta beklediğini söyleyecektir. O ilaç ise sizi asla kalıcı olarak tedavi etmeyecektir; çünkü kendisi hayat boyu kullanmanız gereken yasal bir tür uyuşturucudur. Artık hiçbir şey sizin için eskisi gibi değildir. Olmayacaktır da. Hiçbir zaman eskisi kadar hissedemeyecek, değer veremeyecek, haz alamayacaksınız. Çünkü beyniniz gerek bu “modern ve medeni kılıfa ve hukuka uydurulmuş ve zamana yayılmış işkenceler” gerekse ilaçlar nedeniyle telafisi mümkün olmayan zarara uğramıştır. Üstelik tüm bunlar örtülü, gizli kapaklı ve en önemlisi zamana yayılmıştır. Bu sayede ceza yargılaması “modern ve medeni” sıfatına layık olmaktadır. Çünkü işkenceyi gözlerden uzak ve görüntü kirliği yapmadan sessiz sakin ve olabildiğince zamana yayılmış olarak yürütmektedir. Üstelik bu hukuka ve kılıfa uygun işkence eskisinden en az 100 kat daha ağırdır ancak bundan çoğu haberdar bile değildir. Hatta öyle ki bazı mahkumların kendisi bile bundan yeterince haberdar değildir.

Sayın okur; nitelikli dolandırıcıların kullanmış olduğu tekniklerden bir tanesi çok önem arz eder. Haksız kazanç elde etmek için söylenen vaat, yalan ne kadar uzun vadeli olursa şikayet edilme riski de o kadar çok azalır. Aynı şey işkence söz konusu  olduğunda da geçerlidir. Bir işkence ne kadar zamana yayılmış ve azar azar olursa şikayet edilme riski o kadar azalır.

Demem o ki ceza yargılaması sırasında insanlara en azından seçenek sunulmalıdır “yıllar süren belirsizlik dolu soruşturma, yargılama ve en sonunda panoptikon felseye dayalı dizayn edilmiş hapis ile cezalandırma” yönteminin yanında “kol kesme, elektrik verme, kırbaç, kürek” gibi cezalar ile tüm bu yıllar süren bürokratik prosedürlerden bir çırpıda kurtulabilme hakkının tanınması gerektiği kanaatindeyim. Bu hususta mahkumlar arasında bir oylama yapılmalıdır. Özellikle de astronomik ceza alıp bir daha gün yüzü göremeyecek olan mahkumlar arasında bu oylama yapılmalıdır. Çok yüksek ihtimalle bu oylama sonucu %80 ve fazla kişi böylesi daha hafif işkence ve/veya ceza yöntemlerin seçenek yaptırım olarak gelmesini isteyecektir. İşte bu oylama sonucu eğer bir gün yapılırsa modern ve medeni yargılama/cezalandırma sisteminin ne denli sadistçe olduğunu gözler önüne serebilecektir.

Ben bunları yazdım diye profesörler ve çoğu meslektaşlarım beni ‘deli, akıl hastası’ olarak addeceklerdir. Ancak hiç mühim değil. Neredeyse tüm önemli düşünürler yaşadığı dönemin kaçıkları, sapkınları olmuştur. Ayrıca benim bu sitede “iş elde etmek, modern ve medeni hukuk sistemine biat etmiş modern profesörlerden takdir görmek”, “belge sahibi olmak” gibi gayelerim yok. Daha önce de defalarca ifade ettiğim gibi bana gelen işler belgeden, ruhsattan, profesör onayından kaynaklanmıyor. Devletimiz isterse avukatlık belgesini de alabilir, sorun yok.

CEZA SORUŞTURMAM NEDEN İLERLEMİYOR?

Değerli arkadaşlar ceza soruşturmanız ilerlemiyorsa bunun 3 sebebi vardır:

1. Savcının vicdanı acıyordur

Birçok avukat meslektaşımın aksine ben Türk savcılarının “çoğunu” merhametli buluyorum. Hukuka aykırı davrandıklarında bile çoğu kez merhametli buluyorum. Çünkü hukuk, o savcılara “hukuka ve kılıfa uydurulmuş eziyeti, işkenceyi emrediyor”. Eğer bir savcı hukuku bir bireye dört dörtlük uygularsa o bireyin ‘en azından çoğu örnekte’ bir daha gün yüzü görmesine imkan yoktur. Ancak şükürler olsun ki bunu yapmıyorlar…

Birçok ülkede hukuk kuralları her gelenin “ceza ve yaptırım” eklediği devasa bir kanalizasyon haline gelmiştir. Her gelen yeni ceza yeni hukuka ve kılıfa uygun işkence yöntemi eklemiştir. Ancak çoğu kez yeni gelenler “eskilerin yarattığı lağımı azıcık olsun temizleyeyim” diye çabalamak şöyle dursun düşünmemiştir bile.

İşte biraz da bu sebepten dolayı son yıllarda kanun kaçakları, diplomasız düz vatandaşlar iktidara gelebilmeyi başarmıştır. Elitlik ve medenilik kisvesi altında bürokrasi canavarını düz ve sihirbazlara erişimi kısıtlı olan zavallı vatandaşa karşı besleyen insanlar yerine “bürokrasinin canı cehenneme ben bu araziye kaçak inşaat yapacağım, Karadenizliyim ulen ben, varsa delikanlı çıksın karşıma” diyen kabadayı adamlar iktidar olmuştur. Belediye seçimlerini kazanmıştır, gençlik kolu başkanı olabilmiştir.

Konuyu dağıtmayalım. Eğer bir savcı dosyayı ilerletmiyorsa bunun sebeplerinden ilki “canı sizi cezalandırmak istemiyordur“. Ancak aynı savcı dosyayı da kapatamadığından ötürü bilmeden ve istemeden size yine eziyet etmiş olmaktadır.

Savcımızı iki derede bir arada kalmıştır. Dosyayı kapatsa bir dert açsa bir dert. Kendisinin herhangi bir kusuru yoktur. Tüm kusur ona bu zalim emirleri veren ve kökleri en az 600 yıla dayanan ‘modern ve medeni’ hukuk sistemindedir.

Ancak çok üzülmeyin sayın okur; bu kanalizasyondan kurtulmamızın ilk tarihsel adımları atıldı. Gerisi de gelecektir. Herkesin acemilikle, kabadayılıkla ve iş bilmezlikle suçladığı o genç hakim-savcılar herkesi şaşırtıp bir gün acemiliklerini atacaklar, sonrasında da bizleri kurtaracaklar. Göreceksiniz. Yeni bir kültür yaratacaklar. Kanuna ve kitaba göre değil vicdana göre hareket ederek bunu başarabilecekler. Şu an için pek çoğu siyasi baskı altında da olsa ilerleyen zamanlarda o baskı zincirini de kıracaklar. Üzerlerindeki kara bulut kalkacak. Çünkü siyaset kendi kendisini tarihte hiç olmadığı kadar çürütecek… Masal anlatmak suretiyle siyasi güç elde edenler tarihte olmadığı kadar güç kaybedecekler.  Şimdiki “güçlü siyasetçi” modası  bu müesseselerin son can çekişmesinin bir tezahürüdür, ölü balık sıçramasıdır. Yerini ister istemez başkaca güç erklerine bırakacaktır. Çünkü gerçek masal anlatıcılar siyaset arenasını terk edeli yıllar oldu. Onlar artık Youtube’da, Google’da. Geride kalan siyasiler eski ve gerçek yaratıcı masal anlatıcıların masallarını papağan gibi aynen tekrar etmek dışında bir şey yapamıyorlar ne yazık ki.

2. Savcı ağır siyasi baskı altındadır

Bazen savcıyı 30 kişi telefonla arar ya da odasını ziyaret eder. Haksız ve hukuksuz şey yapmasını ister. Ya da televizyonlarda bir dosya faili veyahut failleri aleyhine çok ağır “propaganda” yapılır. Bu gibi hallerde de savcı denilen insan grubu çoğu kez “onun bunun maşası, oyuncağı, dönemin adamlarına hizmet eden uşak” olmayı kendilerine yediremezler ve pek tabi doğal oalarak istemezler. Bu sebepten dolayı dosyayı kenara atar ve ne haliniz varsa görün derler. Ne açar ne kapatırlar. Çünkü sıkışmıştır.

3. Savcının iş yükü çok fazladır

Usul ekonomisi” diye bir kavram var hukukta. Tırnak ucu kadar hukuk dışılık doğurmayacak bir hukuksuzluk için koskoca polis teşkilatımızı, uzman çavuş kardeşlerimizi, savcılarımızı uğraştırmaya kimsenin hakkı yok. Hadi polisi geçtik özellikle de uzman çavuş kardeşlerimizin moralini bozamazsınız kardeşim.  Onların yeri ayrıdır (davalarımın önemli kısmı uzman erbaşlara ait olduğundan dolayı tarafsız değilim bu konuda). Bazı şeyleri sineye çekmeyi öğrenmek gerek. Şımarıklık yapmamayı bilmek ve egoistlikten arınmak gerek.

Geçen birisi yayımlamıştı en çok suç duyurusu yapılan yerler kıtlığın, suç oranlarının en az olduğu en lüks semtler olduğuna dair. Bunun ilk sebebi elbette iyi semtte oturanların çoğunlukla daha eğitimli, bilinçli ve okur yazar olması ve haklarının bilincinde olmasıdır. Ancak bu durum yukarıda bahsettiğim o şımarık suç duyuruları da daha çok bu semtlerden çıkıyor olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Bazı insanlar kendi üç kuruş etmez menfaati için bir bireyin 30 senesini bile yemeyi kendine hak görüyor.

NASIL İLERLETİLİR VE SONUÇ

Sonuç olarak şeriat ceza sisteminden bile daha cani, işlevsiz ve ağır işkenceler içeren, halihazırda medeni ülkeler tarafından çoktan terk edilmiş bulunan, ‘pek medeni ve modern’ gizli kapaklı yargılama siteminin bir gün gelecek kuşaklar tarafından ‘o pek kutsal hukuklara ve kılıflara uygun olarak şekilde’ yerle bir edilmesi temenim ile yazımı sonlandırıyorum.

Eğer başınız sıkıştıysa ve bundan 300 yıl önce dinozorun birinin yazdığı uyduruk bir kanun yüzünden başınız dertte ise ve bu hukuka/kılıfa uygun ceza soruşturması işkencesinden kurtulmak için bazı şeyleri kılıfına ve kitabına uyduracak bir sihirbaza ihtiyacınız var ise bu alanda az buçuk kendini geliştirmiş herhangi bir avukata başvurunuz. Tıkanmış bir ceza soruşturmasını ilerletmek için başka yapabileceğiniz şey yok maalesef.  Lavabo değil ki bu kimyasalı döküp lönk diye açasın.

Ayrıca şu aşağıdaki kaynaklara da göz atın. Özellikle de avukat tutacak parası olmayan ama yine de kendi çapında bir şeyler yapmak isteten, savunma yazmak isteyen akıllı kardeşlerim okusun:

Ceza/Savcılık Soruşturması Açıldı Ne Yapmalıyım? Kaç Ay Sürer? Memuriyete Etkisi?-Kurtulma Rehberi

Savcılık Soruşturması İçin Ek Beyan Dilekçesi- İşe Yarar Mı?-Ne Yazılmalı?

Savcılık Soruşturmasında suç kabul etmek/ikrar etmek işe yarar mı?

 

3 thoughts on “Ceza Soruşturması Neden İlerlemiyor?-Tıkanmış Soruşturma Nasıl İlerletilir?”

  1. 20.06.2018 yılında açılan ve hala devam eden bir ceza soruşturmam var bu sebepten idare mahkemesini kazanmama rağmen açık olan bu soruşturma yüzünden görevime iade edilmeden açığa alındım jandarma personeliyim sizce neden uzar bu soruşturma bu kadar displin suçu fetö ile değil

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top