Sit Statüsü Değiştirme-Tamamen Kaldırma Davası-Nereye, Nasıl ve Ne Zaman Açılır?

En son şu tarihte güncellendi: 2 Mart 2024

Bu yazımızda birçok yerel Belediye sınırları içerisinde arkeoloji ile ilgili kurum ve kuruluşların haksız yere koydurmuş olduğu sit şerhlerinin nasıl kaldırılacağı ve derecesinin değiştirileceği hususları detaylıca irdelenecektir.

Bu arada şu yazıya da göz atmak isteyebilirsiniz yeni sekmede açın dursun: İmar Planının İptali Davası Açmak-Aşamalarla Anlatım

Eğer sit şerhi bulunan yere kaçak yapı yapmak durumunda kaldıysanız haliyle bir ceza yargılaması geçirmek durumunda kalırsınız. Ayrıca genelde İl Özel İdareleri ya da Belediyeler idari para cezası da kesmektedir. Sit şerhi bulunan yere kaçak yapı yapılması sonrası kesilen idari cezasının iptali hakkındaki bu linkteki yazımızdaki emsal karar ilginizi çekebilir.

SİT STATÜSÜ SEVİYELERİ NELERDİR VE NEYE GÖRE BELİRLENİR?

5879 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda sit kavramı neyi ifade etmektedir, sit alanı sınıflandırmaları kaça ayrılır öncelikli olarak ona bakalım;

5879 sayılı Kanun’un tanımlar başlıklı 3.maddesinde ‘’sit’’ alanı kavramı tanımlanmış olup, bu tanım uyarınca; 

“Sit”; Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının  yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır.’’

Farklı niteliklerde taşınmaz kültür ve tabiat varlığı barındıran sit alanlarında; kültür ve tabiat değerleri topluluğuna göre ayrı koruma ve kullanma tedbirleri oluşturmak amacıyla farklı sit sınıflandırılması yapılması mecburi olmuştur. Bu gereklilik doğrultusunda Sit alanları ; 

1-Doğal Sit Alanları, Doğal (Tabii) Sit:

Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 728 Nolu eski ilke kararında doğal sit alanlarının tanımı yapılmış olup buna göre ; Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından , yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere doğal sit alanında insan etkisi bulunmadan şekillenmiş, ender özelliklere sahip tabiat değerleri korunmaktadır. Doğal Sit Alanları eski 728 numaralı ilke kararına göre 3 dereceye ayrılmıştır. 

  • I. Derece Doğal Sit Alanı; Evrensel değeri olan, kendine has özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması sebebiyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan alanlardır. Bu alanlarda bitki örtüsü, topografya, silüet etkisini bozabilecek, tahribata yol açabilecek hiçbir eylemde bulunulamamaktadır. Bu alanlar korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında hiçbir şey yapılamayan, kesin koruma alanıdır.
  • II. Derece Doğal Sit Alanı; Doğal yapının korunup geliştirilmesi yanında kamu yararı mevcutsa kullanıma açılabilecek alanlardır. Bu alanlarda, turizm yatırım ve turizm işletme belgeli turistik tesisler ile hizmete yönelik yapılar dışında yapılaşmaya gidilemeyecektir. Yani 2. Derece doğal sit alanında yapılaşma veya inşaat faaliyetlerinin yapılabilmesinin en temel koşulu kamu yararının mevcut olmasıdır.
  • III. Derece Doğal Sit Alanı; Bu alanlarda da doğal yapı korunup geliştirilmekte ancak bulunduğu yörenin potansiyeli ve kullanım özellikleri de dikkate alınarak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır. 3. Derece sit alanı, sit alanı derecesi içerisinde en az korumaya sahip olan , bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda inşaat ve konut yapımına izin verilen alanlardır . Ancak bu izin verilmesi tamamen sınırsız olmamakla, o bölgenin doğal yapısının korunması şartıyla yapı izni verilen alanlardır.

Yukarıda yer alan doğal sit alanı derece sınıflandırması, 728 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek kurulu ilke kararı uyarıncadır. Yapılan derecelendirme koşullarının yoruma açık ve göreceli olması, doğal sit alanlarının derecelendirmesiyle ilgili sorunlar yaşanması sebebiyle 644 sayılı KHK ile doğal sitlerin korunması yükümlülüğü Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmiştir. 

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile 2012 tarihli Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik Çerçevesinde 01.07.2022 tarihli Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları 113 Numaralı İlke Kararı yer almıştır. Bu ilke kararı uyarınca doğal sitler artık;  

  • KESİN KORUNACAK HASSAS ALANLAR; Ulusal ve uluslararası öneme sahip tür, habitat ve ekosistemleri bünyesinde barındıran, biyolojik, jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri açısından ekosistem hizmetlerine katkı sağlayan, insan faaliyetleri sonucu bozulma veya tahrip olma riski yüksek olan, bitki örtüsü, topoğrafya ve siluetin korunması ve gelecek nesillere aktarılması gereken ve Cumhurbaşkanı Kararı ile ilan edilen kara, su ve deniz alanları, kesin korunacak hassas alanlar olarak tanımlanmıştır. Bu alanlarda madencilik faaliyetinin yapılması, taş, toprak, kum alınması, toprak, cüruf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzemelerin dökülmesi tamamen yasaklanmıştır. Bu alanlarda, kesin yapı yasağı olmakla birlikte faaliyetlerin niteliğine, içeriğine ve zorunluluk haline ilişkin Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Komisyonları tarafından yapılacak değerlendirmeye göre koşulları, kapsamı ve süresi belirlenmek şartı ile ilke kararında yer alan bazı faaliyetlere izin verilebilmektedir.
  • NİTELİKLİ KORUMA ALANLARI ;  Doğal yapısı değişmemiş veya az değişmiş, modern yaşam ve önemli ölçüde insan faaliyetleri tarafından etkilenmemiş, doğal süreçlerin hakim olduğu, koruma amaçlarına uygun olarak yörede yaşayanların alanın mevcut kaynaklarını kullanmasını sağlayarak doğal hayata dayalı geleneksel yaşam şekillerinin korunduğu kara, su, deniz alanlarıdır. Bu alanlarda da madencilik faaliyetinin yapılması, taş, toprak, kum alınması, toprak, cüruf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzeme dökülmesi tamamen yasaklanmıştır. Bu alanlarda bölgenin doğal yapısı, ekolojik değerleri, silueti, doğal peyzajı ve benzeri ayırt edici özellikleri göz önünde bulundurularak koşulları, kapsamı ve süresi Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonları tarafından belirlenmek koşulu ile belli faaliyetlere izin verilebilir.
  • SÜRDÜRÜLEBİLİR KORUMA VE KONTROLLLÜ KULLANIM ALANLARI ; Ulusal, bölgesel ve yerel seviyelerde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve kalkınmaya destek olan, insanlar ve doğa arasında dengeli ilişkilerin geliştirilmesine ve muhafaza edilmesine katkıda bulunan, ekonomik ve sosyal boyutları dikkate alarak doğal kaynakların sürdürülebilir olmasına ve kontrollü kullanımına elverişli yerlerdir. Kesin korunacak hassas alanlar ile nitelikli doğal korama alanlarında izin verilen faaliyetler, bu alanlarda İlke Kararının A ve B bölümlerinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın yapılabilecektir. Barındırdığı siluet, jeolojik ve ekolojik değerlerin korunması ve geliştirilmesi amacıyla alanın potansiyeli ve kullanım özellikleri göz önünde bulundurularak, faaliyetin niteliğine göre geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları veya koruma amaçlı imar planları ile doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetlere, kıyı yapılarına, entegre tarım ve hayvancılık faaliyetlerine, atık aktarma merkezleri, turizm ve yerleşimlere izin verilen alanlardır. Bu alanlarda küçük sanayi alanları dışında sanayi tesislerine izin verilmez, ancak mevcut ruhsatlı sanayi tesisleri, gerekli çevresel tedbiri almak, koşulu ile kullanılabilir.

Artık 3 ayrı kategoride ele alınmaktadır.

2- Arkeolojik Sit Alanları;

İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan, eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan, kültür varlıklarının yer aldığı yerleşmeler olarak ifade edilmektedir. Arkeolojik sit alanları birer tarih kitapları gibi özellik göstermekle birlikte, insanlığın var olduğu andan şu ana kadar var olmuş uygarlıklar tarafından üretilmiş kültür varlıklarının yer aldığı alanlardır. Arkeolojik sit alanları taşıdıkları önem derecesine göre 3 ayrı dereceye ayrılmıştır.

  • I. Derece Arkeolojik Sit Alanları; Tarih öncesinden günümüze kadar gelen farklı farklı medeniyetlerin ürünü olan, yaşadıkları devrin ekonomik, sosyal, mimari özelliklerini yansıtan kalıntılar ile sosyal yaşama konu olmuş, taşınmaz kültür varlıklarına ait kalıntılar ve buluntuların veya bunu destekleyen taşınır kültür varlığı buluntularının yoğun olarak yer aldığı alanlardır. 1. Derece arkeolojik sit alanları aynen korunması gereken alanlardan olup, bu alanlarda  alanı korumaya yönelik bilimsel kazılar haricinde kazı yapılmayacak, hiçbir yapılaşmaya izin verilmeyecektir. Bu sebeple 1. Derece arkeolojik sit alanları imar planlarında aynen korunması gereken sit alanlarıdır. 
  • II. Derece Arkeolojik Sit Alanları; 658 sayılı ilke kararında ; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup yaşadıkları devirlerin özelliklerini kısmen yansıtan yerleşim alanları ve sosyal yaşama konu olmuş alanladır. 2. Derece arkeolojik alanı 1. Derece kadar yoğun kültür varlığı ve buluntusunu içerisinde barındırmayan, kısmen modern yerleşmeler ile dokusal bozulmalar yaşamış alanlardır. 2. Derece arkeolojik sit alanları da 1. Derece gibi bilimsel çalışmalar dışında aynen korunması gerekmekteyken önemli farklı bu alanların koruma ve kullanım koşullarının ilgili koruma kurulu tarafından belirlenecek olmasıdır. Bu alanda da hiçbir yapılaşmaya izin verilmemektedir. 
  • III. Derece Arkeolojik Sit Alanları ; Ender rastlanan buluntulardan veya bilimsel araştırmalar yapılarak , çevresel gözlemler ve bilimsel varsayımlar sonucunda kültür varlığı veya kalıntı bulunma ihtimali olan alanlardır. Bu alanlar 1. Ve 2. Derece arkeolojik sit alanları ile etkileşim içerisindedir. 3. Derece arkeolojik sit alanlarının korunmasında uzun veya kısa vadeli de olsa kamu yararı bulunan alanlardandır. Bu alanlarda arkeolojik değerlerin korunması sağlanarak koruma amaçlı imar planları yapılabileceğinden sınırlı olarak yapılaşmaya izin verilmektedir. 

3-Kentsel Sit Alanları

Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının ve sitlerin tespit ve tescili hakkında yönetmelikte yapılan tanım uyarınca; mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özellikleri bulunan ve bir arada bulunmaları ile bir bütün olarak o yerleşmenin ait oldukları dönemin yaşam biçimini gelecek nesillere aktarmaları sebebiyle, bireysel taşıdıkları değerden ziyade topluluk olarak daha fazla değerli olan, çeşitli kültürel ve çevre elemanlarının birlikte bulunduğu alanlardır.

4- Tarihi Sit Alanları

 İnsanlık tarihi, milli tarihimiz veya askeri tarih açısından önemli tarihi olayların meydana geldiği ve bu sebeple korunması gereken alanlardır. Kültür Bakanlığı kültür ve tabiat varlıklarını koruma yüksek kurulunun 421 sayılı ilke kararı uyarınca tarihsel sit alanlarının kullanım ve koşulları düzenlenmiştir. 

 Olmak üzere 4 farklı sit sınıflandırılması yapılmıştır.

Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Tabiat Varlıklarının, Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelikte sitlerin tespit ve tescili ile ilgili usul ve esaslar düzenlenmiştir. İlgili yönetmeliğin 4. Maddesinde sit alanlarının tespitine yönelik değerlendirme kıstasları yer almakta, her sit alanı sınıflandırması için ayrı kriterlerin sağlanmış olması gerekmektedir. 

Yukarıda 4 farklı sit sınıflandırmasının yer aldığından bahsetmiştik. İlgili yönetmelikler uyarınca sit sınıflandırmasının hangi kriterlere göre tespit edildiğinden bahsedelim;

  • Bir alanın Kentsel Sit Sınıflandırmasına girebilmesi için ; Korunması gerekli kültür varlığı özelliği gösteren tek yapıların yoğunluk, mimari, tarihi bütünlük göstermesi ya da geleneksel kentsel dokuyu bütün halinde yansıtması gerekmektedir.
  • Arkeolojik Sitler için ; Yazılı bilgiler, kalıntılar veya bilimsel araştırmalara  dayanmalı ve çevresel gözlemler ile bilimsel varsayımlar gibi yeterli niteliklere sahip olması gerekmektedir.
  • Kentsel Arkeolojik Sitler için ; Arkeolojik alanlarla günümüzde sosyal hayatın devam ettiği geleneksellik ile kentsel dokunun bir arada bulunması gerekmektedir.
  • Tarihi Sitler için; Yazılı bilgi, belgeler ve bilimsel araştırmalar sonucunda tarihimiz ve askeri harp tarihi açısından önemli tarihi olayların meydana geldiğinin sabit olması gerekmektedir.
  • Doğal Sitler İçin; Alanın biyolojik çeşitliliği, hidrolojisi, hidrojeolojisi başta olmak üzere her açıdan ekolojik bilimsel bir araştırma yapılarak tespit edilecektir.

ÖNCE İDAREYE BAŞVURU ZORUNLULUĞU NEDİR?

Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu veya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunca alınan sit kararı veya sit derece kararının tescil edilmesine karar verilmesinin ardından söz konusu kararın ilgililere ilan veya tebliğ ile bildirmesi gerekmektedir. 

KTVKK ‘nın 7. Maddesinde ; ‘’Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur.

Tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararları, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilir.

Sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararları, Resmî Gazete’de yayımlanır ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulur.

Doğal sit alanına ilişkin alınan karar, doğal sit alanı veya tabiat varlığı il merkezinde bulunuyorsa valilik tarafından, ilçe sınırları içerisinde bulunuyorsa kaymakamlıkça, tescil kararının bu makamlara tebliğ tarihinden itibaren en geç 7 gün, 15 günlük sürede asılı kalmak  veya duyurmak suretiyle ilan edilir.’’

Koruma bölge kurullarınca alınan sit derece veya sit kararına itiraz etmek istiyorsanız KTVKK md. 61 uyarınca ve ilgili yönetmeliğin 18.maddesi uyarınca alınan kararın tebliğ veya ilandan itibaren ilgili Bakanlığa başvurarak müracaatta bulunabilirsiniz. İtiraz, ihtiyari idari başvuru yolu olduğundan itiraz etme süresini kaçırdım, dava açamayacağım endişesine düşmeyin. İtirazınız bakanlıkça değerlendirilerek gerekli görüldüğü takdirde Koruma Yüksek Kurulunun gündemine alınacaktır.  Bu itiraz ise Koruma Yüksek Kurulunca incelenerek en geç 3 ay içerisinde karara bağlanacaktır. Gündeme alınan itirazların 3 ay içerisinde görüşülmemesi itirazın zımnen reddedildiği şeklinde yorumlanacağından, itiraz etmeniz halinde iptal davası açma süreniz 3 aylık sürenin bitiminden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edecektir.

Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulları Yönetmeliğin 18. Maddesinde kurumun aldığı kararlara karşı idari başvuru yolu öngörülmüştür. 

18. madde – (1) Koruma bölge kurullarınca alınan kararlara, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce koruma bölge kurulu kararının tebliğ veya ilanından itibaren 60 gün içinde Koruma Yüksek kuruluna itiraz edilebilir. Bu itirazlar Bakanlıkça değerlendirilerek gerekli görüldüğü takdirde Koruma Yüksek Kurulu gündemine alır.

(3) Bilimsel metotlarla yapılan çalışmalar doğrultusunda yeni bir veri ortaya konmadıkça hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunan koruma bölge kurulu kararına karşı Koruma Yüksek Kuruluna itiraz edilemez.

(5) Bu itirazlar, Koruma Yüksek Kurulunca incelenir ve gündeme alındıktan sonra en geç üç ay içinde karara bağlanır. Koruma yüksek kurulunda görüşülen itiraz konuları ayrıca koruma bölge kurulu gündemine alınmaz.

Doğal sit derecesi değişikliği veya iptali için ise ; öncelikli olarak ilgili Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne başvuruda bulunulmalıdır. Bu başvuru neticesinde Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü inceleme yapmakta, Tabiat Varlıkları Bölge komisyonunun kararı alınarak , komisyon kararı nihai olarak Bakanlıkça ( Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü) tarafından değerlendirilecektir.

Eğer itiraz yolunu denemek yerine dava açmak istiyorsanız, elinizde idareye ihtiyari başvuru yapma şansı veya direkt iptal davası açma seçenekleri mevcut.

 İYUK md. 11 uyarınca; ‘’ İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içerisinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır . ‘’

Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere; iptal davası açmadan önce sit kararı veya sit derece değişikliği için idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için üst makama, üst makam yoksa da işlemi yapmış olan Kuruldan idari dava açma süresi içerisinde talepte bulunabilirsiniz. Eğer ki sit ilanından itibaren 60 günlük süre geçmediyse iptal davası açılabilmesi için idareye başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Yine de idareye başvuru hakkınız olduğu için idareye ihtiyari olarak başvuruda bulunabilirsiniz. Ancak eğer ki ilandan ve askıdan itibaren 60 günlük süre geçtiyse ve siz sit şartlarının artık oluşmadığını düşünüyorsanız bu durumda güncel durumu izah eder dilekçe ile idareye başvuru yapıp gelen ret cevabı üzerine dava açmalısınız.

Başvuru yaptığınızda dava açma süreniz duracaktır. Eğer idare 3 ay içerisinde cevap vermez veya talebinizi reddederse iptal davası açma süreniz başlayacağından ve idareye başvuru yapmanıza kadar geçen süreler de dikkate alınacağından 60 günlük süreyi dikkate alarak iptal davası açabilirsiniz.

İDARE TARAFINDAN VERİLEN RET CEVABI ÜZERİNE BU RET CEVABININ KALDIRILMASI İÇİN İDARE MAHKEMESİNDE AÇILACAK İPTAL DAVASI HAKKINDA

Yukarıda yer alan idareye başvuru şartını gerçekleştirmenize rağmen ret cevabı aldığınızda veya gerekli sürede cevap verilmediyse, bu aşamadan sonra ne yapacağınızdan bahsedeceğiz.

İdareye müracaat etmenize rağmen talebiniz açık bir şekilde veya zımni olarak reddedildiyse; idari yargı yoluna başvurarak dava açabilirsiniz.

Öncelikle açılacak iptal davası hakkında önemli noktalardan bahsedelim.

  • Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca verilen sit kararları ile Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunca verilip Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayıyla yürürlüğe giren sit kararlarına karşı açılan davalar idari yargıda görülecektir. 
  • Açılacak iptal davasının konusu; sit statüsünün iptaline ilişkin olabileceği gibi, sit alanının derecesi veya sit alanının sınırı, kararın uygulanması için kamulaştırma işleminin iptali de olabilecektir. Uygulamada genellikle sit kararı ile birlikte sit derecesi kararı da dava edilmektedir. Bunun sebebi sit kararı ile sit derece kararının birbiriyle ilişkili ve bir kararın alınırken diğer kararın da veriliyor oluşudur. Ayrıca Danıştay kararlarında da bu husus açıkça koruma kararının incelenmeden, sit kararı derecesine ilişkin hüküm verilemeyeceği ifade edilmiştir. Daha açık bir ifadeyle mahkeme sit kararı derecesine ilişkin hüküm verebilmesi için sit kararını da incelemesi gerekmektedir.
  • Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu veya Kültür Varlıklarını Koruma Kuruluna sit derece değişikliği veya kararın iptaline yönelik başvuru yapmanıza rağmen talebiniz reddedilmişse, her ne kadar koruma kurullarının kararı kesin ve icra edilebilen türden olsa da, tüzel kişiliğinin bulunmaması ve merkezi idarenin taşra teşkilatında çalışması sebebiyle, bu kurulları direk davalı olarak göstermeyip ilgili bakanlığa dava açmalısınız. 
  • Koruma Kurullarının idari işlem niteliğinde olan ret kararına karşı dava açabilmeniz için; objektif ehliyet şartının yanında İYUK madde 2’de yer alan ve iptal davaları için özel düzenlenen sübjektif ehliyet şartını da taşıyor olmanız gerekmektedir. Bu sübjektif ehliyet ‘’menfaat ihlali’’ olgusundan oluşmaktadır. Menfaat ihlalinden kastedilen şey ise, dava konusu koruma kurulu kararı sebebiyle olumsuz olarak etkilenmiş olmanızdır.

Menfaat ihlali kavramı açılacak davada oldukça büyük bir öneme sahip olduğundan biraz bu kavramdan bahsedelim. Öncelikle Menfaat ihlali, hak ihlalinden daha geniş bir kapsama sahip bir kavramdır.

Belli durumlar menfaat ihlalini oluşturur diyemesek de Danıştay içtihatları incelendiğinde, Koruma Kurulları’nın idari işlemlerine karşı açılacak iptal davaları için menfaat ihlali kavramı daha geniş yorumlanmaktadır. 

Danıştay birçok içtihatlarında; çevre, tarih ve kültürel değerlerin korunması, tabiat varlıkları, imar uygulamaları gibi kamu yararının oldukça baskın olduğu konuların vatandaşları, daha geniş birey ve grupları etkilenmesi sebebiyle , ilgililerin yargı yoluna katılmaları amacıyla geniş bir davacı kitlesinin olduğu yönünde kararlar vermiştir.

Özetle; Danıştay kararlarında, dava konusu işlemin konusunu oluşturan varlığın korunması amacıyla açılan davalarda, kamu yararı baskın olduğundan, ehliyet geniş yorumlanmakta ancak kiracılık ilişkisini devam ettirmek gibi kişisel amaçlarla koruma işlemlerinin iptalinin talep edildiği davalarda ise ehliyet daha dar kapsamlı olarak kabul edilmektedir.

  • Kurul kararına karşı dava açacak taraf dernek ise ; kültür, çevre ve tabiat varlıklarının korunması, ekoloji, arkeoloji gibi alanlarda çalışan dernekler veya dernek tüzüğünde bu alanlara uygun dava açma hakkını içeren dernekler dava açabileceklerdir.
  • Kurul’un sit kararları ile ilgili açılacak davalarda kanun yolu, istinaf olarak kabul edilmektedir . 

Ancak İYUK 46.maddesinin g bendinde temyiz yoluna gidilecek kararlar yer almakta olup ‘’ Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunca itiraz üzerine verilen kararlar ile 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunun uygulanmasından doğan davalar ‘’ yer almıştır. Görüleceği üzere kurulca itiraz üzerine verilen karar hakkında mahkeme kararlarının istinaf mahkemesinde incelenmesi sonucu, Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği kararlar tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay ‘da temyiz edilebilecektir.

  • Yine bir diğer önemli nokta ; Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu kararlarının yürürlüğe girebilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı gerekmektedir. Bu sebeple doğal sit kararı alan bölge komisyonu kararı, bakanlığın onayının ardından itiraz edilirse merkez komisyonu tarafından tekrar inceleneceğinden ve bu inceleme sonucunda kesin karar vermesine rağmen bu kararın da tekrar bakanlık onayı ile yürürlüğe girmesi sebebiyle, en son bakanlık onayının olduğu kararın davaya konu olması gerektiğine dikkat edilmesi gerekmektedir.
  • Sit kararı hakkında idari mahkemelerin verdiği iptal kararı, sit alanının bir veya birden fazla unsurunun iptali yönünde olabileceği gibi sit alanının farklı unsurları için ayrı ayrı davalar da açabilirsiniz.
  • Sit kararının iptaline yönelik karar verildiğinde; Koruma kurulu yeniden bir karar almak zorundadır. Koruma kurulunun sit alanına dair eski kararı ise geçmişse etkili olarak ortadan kaldırılacaktır. Kazanılmış hakların ne olacağı sorusu aklınıza gelmiş olabilir. Kazanılmış haklar, iptal kararının gerekçesi ve kurulun alacağı yeni karara bağlı değerlendirilecektir.

SİT STATÜSÜ DEĞİŞTİRME 

Doğal sit alanı ve taşınmaz tabiat varlıklarının koruma statüsü değişikliğine ilişkin başvurular İl Müdürlüğüne iletilerek, Bölge Komisyonu tarafından değerlendirilmektedir. Komisyon ekolojik temelli bilimsel çalışma talep etmekte, bu bilimsel çalışma raporu neticesinde Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü tarafından bir tespit raporu düzenlenmektedir. Bu tespit raporu ise şube müdürlüğü tarafından bölge komisyonuna sunularak koruma statü değişikliğine ilişkin bir değerlendirmede bulunulacaktır.

Bilimsel araştırma çalışma raporunda koruma alanın mevcut onaylı imar planı, alt yapı durumu, nüfus, doğal ve ekolojik dengesi gibi koşullar tespit edilerek, talep edilen statü sınıflandırmasının şartlarının mevcut olduğunu, neden statü değişikliği talep edildiği gibi noktalar açıkça belgelerle ifade edilmelidir.

Ayrıca ilgili Bakanlıklar, sit koruma alanı statüsünü değiştirme, sit derecelerini azaltma veyahut arttırma yönünde işlemler yapmaktadır.

MADDE 15 – (1) İl Müdürlüğüne iletilen doğal sit alanı ve taşınmaz tabiat varlıklarının koruma statüsü değişikliği veya ilanına ilişkin başvurular Bölge Komisyonunda değerlendirilir.

 (2) Komisyon alana ilişkin ardışık dört mevsimi kapsayan ekoloji temelli bilimsel araştırma çalışması talep eder. 

(3) Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü araştırma raporu kapsamında tespit raporu, tespit fişi hazırlar. 

(4) Tespit raporu, tespit fişi ile birlikte 3 nüsha olarak hazırlanarak ilgili Tabiat Varlıklarını Koruma Şube Müdürlüğü tarafından Bölge Komisyonuna sunulur. 

(5) 14 üncü maddeye göre Özel Çevre Koruma Bölgelerinin tespitine ilişkin hazırlanan bilgi ve belgeler Genel Müdürlükçe değerlendirilir.

SİT STATÜSÜNÜ TAMAMEN KALDIRMAK MÜMKÜN MÜDÜR?

Yukarıda Koruma Kurulları tarafından verilen sit kararına veya sit derece kararına itiraz edilebileceğinden söz etmiştik. Tekrar bu aşamadan söz etmeden, idari yargıda açılan davalarda sit statüsünün tamamen kaldırılmasını talep edebilir miyiz, talebimiz yönünde sit statüsü tamamen kaldırılır mı bunu inceleyelim.

İdari yargıda sit kararı sebebiyle açılan iptal davaları, genel olarak dava konusu alanın sit statüsünü iptal etmeyen, koruma alanının büyüklüğüne, koruma şekline veya ruhsat, kamulaştırma veya benzeri işlemlere ilişkin açılmaktadır. Ancak sit statüsünü ortadan kaldırmaya veya alanı bir koruma alanı olmaktan çıkarmaya yönelik iptal kararı verilmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır. 

Uygulamada doğrudan doğruya sit statüsünü tamamıyla ortadan kaldıran (derecesini değiştiren değil tümden kaldıran), sit alanı kararının iptal edildiği bir mahkeme kararı henüz bulunmamasına rağmen, açılacak davada sit statüsünü ortadan kaldırmaya yönelik karar verilmesi teorik açıdan gayet mümkündür. Her ne kadar uygulamada sit statüsünü tamamen ortadan kaldıran bir karar bulunmasa bile, sit derecesi değişikli yönünde birçok karar mevcuttur.

 

7 thoughts on “Sit Statüsü Değiştirme-Tamamen Kaldırma Davası-Nereye, Nasıl ve Ne Zaman Açılır?”

  1. Osman yüksek

    Malatya Darende ilçesi balaban beldesinin evleri sürdürülebilir kerpiç yapılar dir bu yapıların hiçbir tarihi değeri yoktur Sit alanı yapmak için iki adet binayı zor buldular Sit alanı ik lan edildiği dakikadan sonra evinde ikamet eden şahıslara evlerini tadilat,tamirat.yenileme ,yaptirmiyorlar.Yaşanan deprem nedeniyle yıkılan evlerimizi tamir,tadilat,ve yenileme yaptırmiyorlar.once bu sit alanınin iptali gerekecek bunun yol ve yöntemlerini bilemiyoruz hukuki yönden yardımlarınızı bekliyorum

          1. Depremden dolayı Adana da kendi tapulu tarlamıza 60 m2 kadar prefabrik yapı yaptık. Temelsiz ve üstü çinko. Tarlanın 3. Derece sit alanı olduğunu sonradan öğrendik.Müze müdürlüğü şikayeti sonucunda hakkımızda dava açıldı. Yıkım kararı ve ceza almamak için nasıl bir yol izlemeliyiz? Teşekkür ederim…

  2. Buraya ilgili olarak tarlami sitten cikartip,

    A- içine hakkım olan bağ evini yapmak.

    B-turizm işletme belgesi alarak günübirlik konaklama ,spor tesisi yapmak

    Seçeneklerinden hangisi uygun olursa..

    Not,tarlamda hafriyat yapılmış,doğalligi kepçe ve hafriyatla bozulmuş ve buna ek ola ak 8 sene evvel 50 adet chandler ceviz dikilmiştir.etrafi çitle çevrilidir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top