Eşlerden Birinin Ölümü Halinde Sağ Kalan Eşin Katılma Alacağı

En son şu tarihte güncellendi: 22 Mart 2024

Katılma alacağı, evlilik birliğinden kaynaklanan bir haktır. Bu alacak, edinilmiş mallara katılma rejiminin eşin ölümüyle sona ermesi halinde, mal rejimi tasfiyesi sonucunda tespit edilmektedir. Katılma alacağının talebi için sağ kalan eşin, vefat eden eşin mirasçısı olması gerekmez. Mirasçısı olsa dahi katılma alacağı miras paylaşımından önce sağ kalan eşe ödenmelidir. Bu gibi durumlarda hem edinilmiş mallara katılma rejiminin hem de terekenin tasfiyesi gerekecektir.

Bu yazımızda katılma alacağından, katılma alacağının nasıl hesaplanacağından ve katılma alacağının mirasçılık sebebiyle doğan alacaklarla farklılıklarından söz edeceğiz.

Sağ Kalan Eş, Ölen Eşin Mirasçısı Olmasa Dahi Katılma Alacağını Talep Edebilir

Türk Medeni Kanunumuz uyarınca eşler arasındaki yasal mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimi olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte eşler mal rejimi sözleşmesi yaparak edinilmiş mallara katılma rejimi yerine diğer rejimlerden birini seçme hakkına sahiptir. Ancak ortada bu tür bir mal rejimi sözleşmesi mevcut değilse, 01.01.2002 tarihinden itibaren eşler arasında yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır.

Edinilmiş mallara katılma rejimini sona erdiren birçok sebep vardır. Eşlerden biri ölmüş ise veya sözleşmeyle başka bir mal rejimi kabul edilmiş ise edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermektedir. Ayrıca mahkemece evililiğin iptaline veya boşanmaya karar verilmişse veya mal ayrılığına karar verilmesi halinde mal rejimi, dava tarihinden itibaren sona erecektir.

Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere mal rejimi, eşlerden birinin ölmesi ile sona erdiğinden bu aşamada mal rejiminin tasfiyesinin yapılması gerekmektedir. Mal rejiminin tasfiyesiyle birlikte katılma alacağının hesabı için artık değerin hesaplanması gerekecektir.

Artık değer, Medeni Kanunumuzun 231. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili hüküm uyarınca; ‘’Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.’’

İlgili düzenlemeden anlaşılacağı üzere artık değer, denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, o mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Bu durumda artık değer her eş için ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Hesaplamanın ardından her eş veya mirasçılar, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacaktır. Sonraki süreçte ortada bir alacak mevcutsa takas yapılacaktır. Takas kanundan kaynaklı bir zorunluluktur, işbu sebeple hesaplanan artık değer alacakları ilgili hüküm sebebiyle kendiliğinden takas edilecektir. Takas sonrası ise kalan değer, sağ kalan eşin mal rejimi hukukundan kaynaklı katılma alacağını oluşturmaktadır.

Kısaca ifade edersek ; edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmakta iken eşlerden biri ölmüşse, öncelikle taraflar arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiyesinin yapılması gerekmektedir. Bu tasfiyeden sonra eğer sağ kalan eşin katılma alacağı ortaya çıkmış ise ölenin mirasçıları sağ kalan eşe bu alacak tutarını ödemekle yükümlüdür. Yine ölen eşin katılma alacağı ortaya çıkmış ise sağ kalan eş, ölen eşin mirasçılarına katılma alacağı tutarını ödemekle mükelleftir..

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinin bitmesinden sonra artık mirasın tasfiyesine geçilebilir. Burada eğer sağ kalan eş ölen eşin mirasçısı ise, o da mirasçılar  arasında tasfiye sürecinde yer alır. Eğer sağ kalan eş ölen eşin mirasçısı ise ve katılma alacağı varsa öncelikle katılma alacağı tutarı terekeden indirilir. Akabinde sağ kalan eş kalan net tereke üzerinden miras payı oranında miras hakkını alacaktır.

Katılma Alacağı Hesabının Tereke İçin Önemi

Ölen eş, 01.01.2002 tarihinden sonra vefat etmişse ve eşler arasında mal rejimi sözleşmesi yapılmamış ise taraflara kanunen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Bu durumda ölen eşin, sağ kalan eşe karşı sahip olduğu katılma alacağı tereke hesabına dahil edilir. Bununla birlikte sağ kalan eşin de ölen eşe karşı katılma alacağı bulunduğundan, söz konusu katılma alacağı terekenin mevcudundan indirilmelidir.

Görüldüğü üzere ölümle birlikte mal rejiminin tasfiyesi yapılmakta ve tasfiye sonucunda tespit edilen katılma alacağı tereke için borç olarak yazılmaktadır. Öyle ki ölenin mirasçıları, miras paylaşımından önce söz konusu katılma alacağını ödemekle mükelleftir, zira mirasçılar tereke borçlarından müteselsilen sorumludur. Eğer sağ kalan eş, ölen eşin ölümünden önce evlilik birliğini sona erdirmişse veya mirastan yoksunluk veya miras reddi gibi durumlar sebebiyle mirasçı sıfatına haiz değilse, katılma alacağını ölenin mirasçılarından talep edebilir.

Bu durumda sağ kalan eş, ölen eşin mirasçısı ise ne olacaktır sorusu akıllara gelebilir. Eğer katılma alacağı talep eden eş, ölen eşin tek mirasçısı konumunda ise, katılma alacağının alacaklısı ve ödemeyle yükümlü olan borçlusu aynı kişi olacağından alacak ortadan kalkacaktır. Ancak katılma alacağı talep eden eşin yanı sıra ölen eşin başka mirasçıları mevcut ise, mal rejimi tasfiyesi sebebiyle sağ kalan eşin katılma alacağı miktarından sağ kalan eş de mirasçı olması sebebiyle miras payı oranında sorumlu olacağından, sağ kalan eş miras payı oranında diğer mirasçılardan katılma alacağını talep edemez.

Yine her ne kadar terekenin borçlarından tüm mirasçılar müteselsilen sorumlu olsa da sağ kalan eş, katılma alacağının tamamının veya bir kısmının ifasını tek bir mirasçıdan talep etme hakkına sahiptir. Burada kendi miras payından fazlasını ifa eden mirasçı diğer mirasçılara ödemiş olduğu alacak tutarını payları oranında rücu edebilir.

Katılma Alacağı ile Miras Payı Arasındaki Farklar

1-Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere katılma alacağına sahip olmanız için ölen eşin mirasçısı olma zorunluluğunuz bulunmamaktadır. İşbu sebeple kişi ölmeden önce evlilik birliği sona ermişse veya evlilik devam ederken mirasçılıktan çıkarılmış veya mirası reddetmiş iseniz, ölen eşin mirasçısı olmasanız dahi katılma alacağını ölen eşin mirasçılarından talep etme hakkına sahipsiniz. Bununla birlikte mirasçı olmanıza rağmen tereke borca batık olması sebebiyle mirası reddetseniz dahi katılma alacağınızı talep edebilirsiniz. Mirasın reddi, katılma alacağından feragat ettiğiniz anlamını taşımaz.

2-Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, mirasın tasfiyesinden önce yapılmaktadır. İşbu sebeple katılma alacağı mirasın paylar oranında paylaşımından önce, mirasçılar tarafından ödenmelidir.

3-Katılma alacağı, evlilik birliği süresince ölenin edindiği mallarına yapılan katkının karşılığıdır. Daha açık bir şekilde ifade edersek katılma alacağı sadece evilik süresi içerisinde karşılığı ödenerek elde edilen edinilmiş mallar üzerinde meydana gelir. Miras payı ise ölenin tüm malvarlığı üzerinde doğar.

4-Katılma alacağı artık değerin yarısı iken miras payı oranı ölen eşin mirasçılarına göre değişmektedir.

5-Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesiyle birlikte edinilen malların sürüm değeri üzerinden bir hesaplama yapılır. Yani edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaplanır. İşbu sebeple tasfiyeyle birlikte bu mallara ilişkin parasal bir paylaşım yapılmaktadır. Bununla birlikte miras hakkı, ölen eşin terekesi üzerinde miras payı oranında ayni bir hak tanır. Dolayısıyla burada mirasbırakan konumunda olan eski eşin taşınmazı veya taşınırı mevcutsa doğrudan kendisine geçebilir. Tereke hesabında tüm kişisel ve edinilmiş mallar ölüm anındaki duruma göre tespit edilir.

6-Miras hakkı ayni bir hakken katılma alacağı şahsi bir haktır. İşbu sebeple miras hakkı herkese karşı ileri sürülebilirken katılma alacağı sadece ölenin mirası reddetmemiş mirasçılarından talep edilebilir.

7-Terekenin tasfiyesine yönelik davalar mirasbırakanın yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde görülmekte iken mal rejimi tasfiyesine ilişkin davalar ölenin son yerleşim yerindeki aile mahkemesinde görülmektedir. Ayrıca mal rejiminin tasfiyesi davası için zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiş ise de tasfiye sonrası katılma alacağı 10 yıl içinde talep edilmelidir.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top