Anlaşmalı Boşanma Sonrası Nafaka ve Tazminat Talebi Mümkün Mü?

En son şu tarihte güncellendi: 17 Ekim 2023

Anlaşmalı boşanma kavramını mutlaka duymuşsunuzdur. Anlaşmalı boşanmada eşler , aralarında anlaşarak evlilik birliğini sona erdirme kararı alırlar ve beraberindeki yargı süreciyle boşanmanın hukuki sonuçları meydana gelir.  Boşanmanın birçok sonucu olmakla birlikte, bazı sonuçları vardır ki en büyük problemler bu sonuçlardan doğmaktadır. Bunlar yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerini içeren mali sonuçlardır. 

Anlaşmalı boşanmada eşler, boşanma protokolünde boşanmanın mali sonuçları (İştirak nafakası dışındaki) hakkında bir karar birliğine varması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminata ilişkin hususların kararlaştırılması zorunlu olduğundan, hakim bu zorunlu unsurlar üzerinde anlaşmaya varılıp varılmadığını kendiliğinden göz önünde bulunduracaktır. İşbu sebeple de söz konusu mali talepler, boşanma kesinleştikten sonra ileri sürülemez. Ancak elbette her kuralın bir istisnası olup, taraflar protokolde zorunlu mali unsurları kararlaştırmamış ve hakim de boşanma sürecinde bu unsurların bulunmadığını fark etmemiş ise artık TMK md.178 uyarınca bu talepleri ileri sürebilirsiniz.  

Anlaşmalı Boşanmanın Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma genel boşanma sebepleri arasında yer almakta olup, Türk Medeni Kanunu’muzun 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir. İlgili hüküm uyarınca;

TMK md. 166/3 : ‘’Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.’’

Öncelikle şunu ifade edelim ki, hükmün düzenlenmiş olduğu maddenin başlığı Evlilik Birliğinin Sarsılması’’dır. Buradan da anlaşıldığı üzere anlaşmalı boşanmada, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğuna ilişkin kesin bir karine mevcuttur. İşbu sebeple  de anlaşmalı boşanma yoluna başvurduğunuzda, evlilik birliğinizde ortak hayatın devamının sizler için çekilmez olduğunun kabulü gerekecektir.

Türk Medeni Kanunu’muzun yukarıda yer verdiğim hükmünde, anlaşmalı boşanma için gerekli olan şartlar açıkça sayılmıştır. Buna göre; 

1-Evlilik Birliğinin En Az 1 Yıl Sürmüş Olması Şarttır.

Evlilik birliğinin en az 1 yıl boyunca sürme şartı oldukça mantıklıdır. Zira evliliğe yeni adapte olmaya çalışan bireylerin hızlı ve acele karar alması engellenmiş, böylelikle evlilik sürecine alışana kadar birbirlerine şans verme ve ortak hayat bilincini kavramaları adına bir fırsat tanınmıştır. Söz konusu olan en az 1 yıllık süre, anlaşmalı boşanma davası açabilmeniz için mutlak bir şart olup, hakim 1 yıllık sürenin dolup dolmadığını re’sen (kendiliğinden) araştıracaktır.

Bununla birlikte, birçok ünlünün 1 yıl dolmadan anlaşmalı boşanma yaptığına dair haberlere mutlaka denk gelmişsinizdir. Onların gerçekleştirdiği boşanma süreci  Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 3. Fıkrasında düzenlenen anlaşmalı boşanma usulüne dayalı olmayıp, kendileri çekişmeli boşanma davası açarak karşı tarafın boşanmayı kabulü ile boşanma meydana gelmektedir. Yani hukuken kabul edilen ‘’anlaşmalı boşanma’’ için en az 1 yıl boyunca evlilik birliğinin sürmüş olması zorunludur. Süreyi doldurmamışsanız elbette çekişmeli boşanma davası açmanız ve boşanmanız mümkün.

2-Eşlerin Boşanma Konusunda Anlaşmaya Varması Gerekmektedir.

Adı üstünde ‘’anlaşmalı’’ boşanma . Elbette ki en önemli şartlardan biri eşlerin boşanma konusunda ortak bir iradeye varması olacak. Ortak irade ise eşlerin ya boşanma için birlikte mahkemeye başvurması ile ya da bir eşin açtığı boşanma davasını diğer eşin kabul etmesi şeklinde kendini göstermektedir. 

Ortada ortak bir irade olduğundan ve anlaşmalı boşanma davasında ‘’evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı’’ gibi bir karine mevcut olduğundan hakim, anlaşmalı boşanma talebinde evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı konusunda araştırma yapma işine girmeyecektir. Bu sebeple de anlaşmalı boşanmanız için özel boşanma sebepleri ileri sürmeniz ve bu sebepleri ispatlanamız gerekmemektedir.

3-Hakim, Eşleri Dinleyerek Boşanma İradelerini Serbestçe Açıkladıklarına Kanaat Getirmelidir.

Anlaşmalı boşanma davasında hakimin eşleri bizzat dinlemesi zorunlu olduğundan, mahkemeye gitmek zorundasınız. Bunun sebebi ; boşanma süreçlerinde eşin ve diğer kişilerin baskısı, tehditi gibi durumlarla oldukça sık karşılaşıldığından, anlaşmalı boşanma iradesinin özgürce oluştuğunun ortaya konması oldukça önemlidir. Burada hakimin tarafların iradelerini özgürce verdiklerine dair kanaat getirmesi yeterli olduğundan, ayrıntılı bir araştırma yapılması gerekmemektedir. 

Hakim burada ayrıntılı bir araştırma yapmayacaktır desek de ortak iradeyi değerlendirirken eşlerin iradelerini sorgulaması, iradelerde çelişki gördüğü takdirde duruma tereddütle yaklaşması ve ortak iradenin ciddi olmadığını veya baskı altında oluştuğunu düşünmesi halinde davanın reddine karar vermesi gerekmektedir.

4-Tarafların, Boşanmanın Mali Sonuçları ve Çocuklar Hakkında Anlaşmaya Varması Ve Bu Anlaşmanın Hakim Tarafından Uygun Bulunması Gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanmanın esasını oluşturan anlaşma kavramı; boşanma  iradesini içermekle birlikte , boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumunu da içermelidir. Tarafların ’’anlaşmalı boşanma protokolü ‘’ adı verilen protokolde, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında açıkça bir karara varması gerekmektedir.

Anlaşmalı boşanma sürecinde anlaşmaya varılması gereken zorunlu unsurlar nelerdir? Anlaşmalı boşanma protokolünde; yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat talepleri, velayete dair hususları kararlaştırmanız zorunludur. Bunun dışında tedbir nafakası, çocuğun 3. kişilerle ilişkisi, mal rejimi tasfiyesi anlaşmanın zorunlu unsuru olmamakla birlikte, bu hususlar hakkında da protokolde bir karar birliğine varmanızı tavsiye ederiz. 

Akabinde tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleriyle kurulmuş olan anlaşmalı boşanma protokolünün hakim tarafından da uygun bulunması gerekmekte olup, protokolün hüküm ve sonuç doğurabilmesi için bu uygun bulunma şartı zorunludur. Daha açık bir ifade ile anlaşmanın eşler açısından bağlayıcı olması, hakimin protokolü uygun bulduğu anda başlamaktadır.  

Bunun yanı sıra hakimin, protokolde taraflar ve çocuklar hakkındaki düzenlemelere müdahale ederek değişiklikler yapması da mümkün olup, bu husus açıkça kanunda ifade edilmiştir. ‘’Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.’’

Anlaşmalı Boşanmanın Sonuçları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanmanın en önemli sonucu elbette evlilik birliğinin sona ermesidir. Bunun yanı sıra eşlerin birbiri üzerindeki miras hakkı gibi hakları da son bulmakta ve eş sıfatı ortadan kalkmaktadır. 

Anlaşmalı boşanma davası sonucunda verilen karar kesinleştikten sonra, evlilik süreci başka bir yargılamanın konusu yapılamayacaktır. Bu sebeple anlaşmalı boşanmada sadece taraflar hakkında boşanmaya karar verilmemekte, boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumunu kapsayan anlaşmanın da icra edilebilmesi için  bu hususların anlaşmalı boşanma hükmünde açıkça yer alması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Nafaka ve Tazminat Talebinde Bulunabilir Miyim?

Anlaşmalı boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesiyle birlikte taraflar boşanmış olup, boşanmanın hukuki sonuçları meydana gelecektir. Her ne kadar anlaşmalı boşanma protokolünde çocukların durumu (velayet, kişisel ilişki) gibi hususlar hakkında fikir birliğine varılmışsa da, sonradan meydana gelen değişiklikler sebebiyle alınan kararların değiştirilmesi mümkündür. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere çocuklara dair hususlar anlaşmalı boşanma ile karara bağlansa dahi kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden, meydana gelen değişiklikler sebebiyle yeniden talepte bulunabilmeniz mümkündür.

A-) Nafaka Talebi

Anlaşmalı boşanmada 2 tür nafaka talebinde bulunabilirsiniz.Birincisi eşlerin birbirinden talep edebileceği yoksulluk nafakası, diğeri ise eşlerin çocuklar adına talep edebileceği iştirak nafakasıdır.

1-Yoksulluk nafakası ; bu nafaka türü için mutlaka talepte bulunulması gerekmekte olup, hakim re’sen (kendiliğinden) yoksulluk nafakasına hükmedemez. İşbu sebeple de anlaşmalı boşanma davasında tarafların protokolde anlaşmaya varması gereken zorunlu unsurlardan biri de ‘’yoksulluk nafakası’’ dır.

Boşanmanın mali sonuçlarına yönelik talepler için kanunumuz, belli bir süre sınırı koymuştur. Türk Medeni Kanunu’muzun 178. maddesinde; ‘’Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.’’ düzenlemesiyle birlikte , boşanma davasında ileri sürülmemiş olan boşanmanın mali sonuçlarının (maddi- manevi tazminat, yoksulluk nafakası) boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl süreyle ileri sürülebileceği düzenlemiştir. 

Bununla birlikte anlaşmalı boşanma için yukarıdaki hüküm farklı yorumlanmalıdır. Anlaşmalı boşanmada eşler, hakim onayından geçmiş bulunan protokolde yoksulluk nafakasına dair bir düzenlemede bulunmamış ise (talep edilmede bir ihmal olması durumu hariç) yoksulluk nafakası talebinden vazgeçtiği kabul edildiğinden, artık burada Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesine dayanamayacaklardır. Bunun sebebi yukarıda da ifade ettiğimiz üzere anlaşmalı boşanmada zorunlu mali unsurlar üzerinde anlaşmak, kamu düzenindendir. Yani hakim bu husus hakkında anlaşmaya varıp varmadıklarını re’sen tahkik etmelidir. 

Eğer hakim, anlaşmalı boşanma aşamasında yoksulluk nafakasına dair bir incelemede bulunmamışsa (tarafların yoksulluk nafakasına dair protokolde bir anlaşmaya varıp varmadığının incelenmesi) ve ortada bir ihmal durumu söz konusu ise, artık burada kesinleşmiş bir boşanma kararı olsa dahi 1 yıllık süre içerisinde yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi mümkündür.  Bu durumun dışındaki hallerde, anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası talep edebilmeniz mümkün değildir. 

2-İştirak Nafakası; çocuklar için istenmekte olup, yoksulluk nafakasından farklı özellik taşımaktadır. Burada hakim tarafların talebiyle bağlı olmadığından, talep olmadan da iştirak nafakasına dair karar verebilmektedir. Daha açık bir ifadeyle anlaşmalı boşanmada iştirak nafakası ele alınmamış, protokolde bu hususa yer verilmemiş olsa dahi hakim dava sürecinde iştirak nafakasına hükmedebilir. 

Türk Medeni Kanunu’muzun 182. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; ‘’Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.’’ düzenlemesiyle birlikte velayet kendisinde olmayan eşe gücü oranında çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılma görevi yüklenmiştir. İşbu sebeple burada iştirak nafakasının talep edilme süresi yoksulluk nafakasının talep süresinden farklı olup, boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık süre sınırlamasına tabi değildir. İştirak nafakasını, çocuk ergin oluncaya  kadar veya çocuk ergin olsa dahi eğitim hayatı devam ettiği süre boyunca talep edilebilmeniz mümkündür.  

B-) Tazminat Talebi

Maddi-manevi tazminat talepleri, anlaşmalı boşanmanın zorunlu mali unsurlarından olduğundan eşlerin, bu konu hakkındaki taleplerine (talep miktarı, ödeme şekli, talep etmeme) protokolde yer vermesi zorunludur. Taraflar eğer maddi-manevi tazminat talep etme noktasını unutmuş ve hakim de protokolde bu hususun yer almadığını fark etmemiş ise; Türk Medeni Kanunu’muzun 178. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde tazminat talebinde bulunabilmeniz mümkündür.

Şunu önemle ifade edelim ki anlaşmalı boşanma davasında taraflar, maddi manevi tazminat talebinde bulunmuş ise; tazminatın miktarı, ödeme şekli ve ödeme türü gibi konuların protokolde mutlaka yer alması gerekmektedir. Her ne kadar normalde tazminat miktarını hakim belirleyecek olsa da anlaşmalı boşanmada hakim, tarafların belirlediği tazminat miktarına bağlı olacaktır. Eğer anlaşmalı boşanma protokolünde taraflar karşılıklı olarak tazminat talebinde bulunmayacağını kararlaştırmış ise artık burada TMK md. 178’e dayanarak 1 yıllık süre içerisinde tazminat talep edebilmeniz mümkün değildir.

Daha açık bir ifade ile taraflar protokolde bu hususa dair hiçbir düzenlemede bulunmamış ve hakim de protokolde bu hususa dair bir anlaşma yapılmadığını gözden kaçırmış ise bu durumda TMK md. 178’deki 1 yıllık süre içerisinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmeniz mümkündür.

C-) Sair Talepler

Öncelikle şunu ifade edelim ki anlaşmalı boşanma davanız kesinleştikten sonra, evlilik birliği içerisindeyken meydana gelen olaylara dayalı olarak aile hukukuna dair bir talepte bulunma hakkınız ortadan kalkmaktadır. Bu sebeple anlaşmalı boşanmada anlaşma kapsamında maddi ve manevi tazminat talep etmemişseniz, sonradan sadakat yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle boşanmış olsanız dahi, boşanma kararı kesinleştikten sonra tazminat talep edemezsiniz. 

Ancak burada istisnai bir durum da mevcut. Eğer evlilik birliği devam ederken eşinizin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını bilmiyorsanız ve bu süreçte anlaşmalı boşanma kararı vermişseniz, karar kesinleşmiş olsa dahi manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top