Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şuyu)-Şartları-Kime Açılır-Dikkat Edilecekler

En son şu tarihte güncellendi: 17 Ekim 2023

Eski adıyla izale-i şuyu günümüzde bilinen adıyla ortaklığın giderilmesi davası, en sık açılan dava türlerinden biridir. Söz konusu davada, paylı veya elbirliği ile mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır malların, paydaşlar/ortaklar arasında bulunan mevcut mülkiyet ilişkisini ortadan kaldırarak paydaşların kişisel mülkiyetine geçirilmesi amaçlanmaktadır.

İşbu yazımızda karşınıza çıkma ihtimali oldukça yüksek olan, hayatınızda bir defa da olsa davacı veya davalı olarak yer alabileceğiniz ortaklığın giderilmesi davası hakkında detaylı bir şekilde açıklama yaparak, kafanızdaki soru işaretlerini gidermeye çalışacağız.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Kendine Has Özellikleri Nelerdir?

Öncelikle ortaklığın giderilmesi davasının özelliklerinden kısaca söz edecek olursak, işbu dava Türk hukuk sisteminde çift taraflı dava olma özelliği taşımaktadır. 

Çift taraflı dava ne anlama gelmekte derseniz, bu davada davayı açan kişinin davası kabul edilse dahi , sadece davacı hakkında değil davalı hakkında da hüküm kurulmaktadır. Bununla birlikte taraflar aynı anda hem davacı hem de davalı olarak değerlendirilmektedir. Daha açık bir dille ifade edersek; açmış olduğunuz dava kabul edilse dahi davalı konumunda bulunan paydaşlar da paylarını alacağından her iki taraf için de lehe hüküm kurulmuş olacaktır. Anlaşılacağı üzere bu davanın kazananı veya kaybedeni yoktur. Her iki tarafça bir şeyleri kazanırken bir şeyleri kaybetmektedir.

Burada davalı tarafta bazı paydaşlar açılan davanın reddini talep etse dahi, bu paydaşlar lehine de hüküm kurulmakta ve paylaştırma ile kişisel mülkiyete kavuşmaktadır.

Yukarıda ortaklığın giderilmesi davasında çift taraflı dava özelliği sebebiyle davalının da davacı gibi değerlendirildiğinden söz ettik . Peki bu özellik söz konusu davada hangi hususları etkilemektedir? Biraz bunlardan bahsedelim;

  • Ortaklığın giderilmesi davasında davalı tarafa karşı tek bir dava açılmış gibi görünse de , aslında her paydaş sayısı kadar dava bulunmaktadır. Burada davalılar da davacıymış gibi değerlendirileceğinden her paydaş kadar dava oluşacaktır.
  • Ayrı ayrı davanın oluşması, davadan feragat edilmesi noktasında önem arz etmektedir. Eğer ortaklığın giderilmesi davasından davacı feragat eder ise, feragat beyanından sonra davalılardan birinin istemi halinde yargılamaya devam edilebilecektir.  İşbu sebeple davacı davasından feragat etse dahi davalı olarak açılan davaya devam edebilmeniz mümkündür. 
  • Söz konusu özelliğin meydana getirdiği bir diğer önemli nokta ise paydaşlar arasında dava arkadaşlığı ilişkisinin bulunmamasıdır. Her paydaş ayrı ayrı olarak açılan davada diğer paydaşlardan bağımsız bir şekilde işlem yapabilecektir.
  • Ortaklığın giderilmesi davasında davalı da davacı gibi değerlendirildiğinden, davalı da cevap dilekçesinde hangi paylaştırma biçimini talep ettiğini belirtme hakkına sahiptir. 
  • Davalının davacı gibi değerlendirilmesinin bir diğer yansıması yargılama giderleri noktasındadır. Normalde davacının davasının kabul edilmesi durumunda yargılama giderleri ve vekalet ücreti davalıya yükletilirken, ortaklığın giderilmesi davasında dava kabul edilirse, davalı bulunan paydaşlar lehine de vekalet ücretine hükmedilmektedir. 
  • Bunların yanı sıra ortaklığın giderilmesi davası basit yargılama usulüne tabi olup, dava ve cevap dilekçesinden sonra ön inceleme ve tahkikat aşamasına geçilmektedir. Burada davalı olarak sadece davanın reddini talep edebileceğiniz gibi;  davacı gibi talep hakkınız bulunduğundan cevap dilekçesinde paylaştırma yönünde talepte de bulunabilirsiniz.  Kısaca diğer davalar gibi karşı dava açmanıza gerek olmayıp, cevap dilekçesinde dava açıyormuş gibi paylaştırma talebinde de bulunabilirsiniz. NOT: Cevap dilekçenizde muhakkak aynen taksim suretiyle veya satış suretiyle paylaştırma talep ediyorum gibi açık bir ifadede bulunmanız gerekmektedir.
  • Sadece davanın reddini talep etmek istiyorsanız cevap dilekçesinde davacının paya sahip olmadığını veya paylaştırmanın uygun bir zamanda istenmediğini veya paylı mülkiyete konu şeyin sürekli olarak bir amaca özgüllendiğini iddia ederek davanın reddini talep edebilirsiniz.
  • Unutmayın ki ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesi için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. Ancak bu değil ki her zaman dava açılabilir. Yukarıda da yer alan ifadeden anlaşıldığı üzere paylaştırma uygun bir zamanda talep edilmelidir.
  • Ortaklığın giderilmesi davasının bir diğer özelliğine gelirsek; her ne kadar açılan davada her iki taraf lehine hüküm kurulsa da, her iki taraf da aynı talep içerisinde bulunsa da bu ortaklığın giderilmesi davasının çekişmeli yargıya tabi olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. 

Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Karşı Açılır? Tüm Paydaşlara/Ortaklara Dava Açılması Zorunlu Mu?

Öncelikle ifade edelim ki her paydaş, paylı veya elbirliği ile mülkiyetine sahip olduğu taşınır veya taşınmaz malların paylaştırılmasını mahkemeden isteyebilir. İşbu sebeple açılacak olan davada taraf olma sıfatı kural olarak paydaşlarındır.

Bununla birlikte Türk Medeni Kanunu’nun 644.maddesi uyarınca mirasçılardan her biri, terekedeki mal üzerindeki elbirliği ile mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi için dava açabilir. Görüldüğü üzere mirasçılara da bu hak tanınmıştır.

Ayrıca İmar Kanunundaki ilgili hükümler uyarınca idareye ortaklığın giderilmesi davası açabilme yetkisi tanındığından, ortaklığın giderilmesi davasında idarenin de davacı konumda olması mümkündür. 

  • 2’den fazla paydaşın bulunduğu ortaklığın giderilmesi davasında dava arkadaşlığının bulunup bulunmadığı noktasını aydınlatalım. Öncelikle yukarıda da ifade ettiğimiz üzere her paydaş tek başına ortaklığın giderilmesi davasını açabilmek hakkına sahiptir. Ortaklığın giderilmesi davasında her paydaş paylaştırma isteme hakkına sahip olduğundan açılan davada birbirinden bağımsız olarak usul işlemleri yapabilecektir. Bu durum davacı ve davalı taraf için de geçerli olup birden çok davacı veya davalı paydaş bulunsa dahi bu paydaşlar birbirinden farklı talep ve iddia ileri sürebilme hakkına sahiptir. 
  • Başlıktaki 2. Soruya cevap verirsek, tüm paydaşların ortaklığın giderilmesi davasında yer alması zorunludur.Eğer açılan davada tüm paydaşlar taraf değil ise, bu durumda mahkeme davaya konu taşınmaz veya taşınırların maliklerinin veya mirasçılarının davaya dahil edilmesi için davacıya eksiklikleri tamamlaması için süre verecektir. Davacı söz konusu eksiklikleri verilen süre içerisinde tamamlamaz ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek dava usulden reddedilecektir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinin b fıkrasında açıkça taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi davalarınında  sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu ifade edilmiştir. Bu sebeple ortaklığın giderilmesi davasında genel olarak görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olacaktır.

Yetkili mahkeme noktasına gelirsek;  HMK’nun 6. maddesi uyarınca taşınır ve hakların paylaştırılmasını konu alan ortaklığın giderilmesi davasında genel yetkili mahkeme davanın açıldığı sırada davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bununla birlikte eğer taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açılmış ise yetkili mahkeme kesin olarak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olacaktır.  Özel durumlardan da söz edelim;

  1. Eğer ortaklığın giderilmesi davası taşınmazlar için açılmış ise burada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi KESİN YETKİLİ OLACAKTIR. Paydaşları aynı birden fazla taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açılacak ise burada HMK md 12 değerlendirilerek taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde diğerleri için de dava açılabilecektir.

  2. Borçlu mirasçının alacaklısı ortaklığın giderilmesi davası açacak ise bu durumda dava mirasın paylaştırılması niteliğinde olacağından görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olacaktır. Ancak alacaklı söz konusu davayı açmadan önce icra mahkemesinden dava açma yetkisi alması zorunludur.

  3. Kadastro kapsamındaki yerler hakkında açılacak ortaklığın giderilmesi davalarında Kadastro Kanunu md.25 uyarınca kadastro mahkemeleri yerine sulh hukuk mahkemeleri görevli olacaktır.

  4. Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca paydaşlardan biri, kat mülkiyetine konu olmaya elverişli taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir ve paylaştırmanın kat mülkiyeti kurulması ve paydaşlara bağımsız bölüm tahsis edilmesi şeklinde yapılmasını talep edebilir. Bu durumda da açılacak dava sulh hukuk mahkemelerinde görülecektir.

  5. Ortaklığın giderilmesi davası açıldığı dönemde taraflar arasında paylı mülkiyet konusunda uyuşmazlıklar yaşanabilir. Mülkiyete ilişkin uyuşmazlıklarda genel kural olarak görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Eğer ortaklığın giderilmesi davası açılan dönemde paydaş/ortakların mülkiyetine ilişkin bir sıkıntı varsa ve buna ilişkin bir dava açılmış ise, ortaklığın giderilmesi davasını yürüten sulh hukuk mahkemesi, asliye hukuk mahkemesinde açılan davayı bekletici mesele yapacaktır.

  6. Ortaklığın giderilmesi davasında ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş ise ve bu satış işlemine karşı itiraz ve şikayet (örneğin; ihalenin feshi, sıra cetveline itiraz veya şikayet)  açısında sulh hukuk mahkemesi görevli olacaktır. Burada yetkili sulh hukuk mahkemesi ise paylaştırma kararı veren sulh hukuk mahkemesi olup, satış işlemine ilişkin itiraz ve şikayetlerini söz konusu yetkili mahkemeye yöneltmeniz gerekecektir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Hangi Taleplerde Bulunabilirsiniz?

Öncelikle bu davanın amacı, elbirliği yada paylı olarak mülkiyetine sahip olduğunuz taşınır veya taşınmaz malların üzerindeki mülkiyet ilişkisini ortadan kaldırmak ve bu malları  paydaş/ortakların kişisel mülkiyetine dönüştürecek şeklinde paylaştırmaktır. Ortaklığın giderilmesi davasında paylaştırmanın istenebilmesi için kural olarak haklı bir sebebin bulunmasına gerek yoktur.Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere açılan davada aynen taksim veya satış yoluyla paylaştırma talep etmeniz yeterli olup, mevcut mülkiyet ilişkisinin sona erdirilmesini ayrıca talep etmenize gerek bulunmamaktadır.

Davada aynen veya satış suretiyle paylaştırma talep ettiniz, peki bu paylaştırma talebi neleri içermektedir biraz da bundan söz edelim;

Söz konusu paylaştırma aynen veya satış yoluyla yapılmaktadır. İşbu sebeple paylaştırma talebi aynen veya satış yoluyla mı bunun dava dilekçesinde ifade edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar her iki talepte de paylı / elbirliği mülkiyet ilişkisi sona erip tarafların paylarının verilmesi sonucu meydana gelse de söz konusu taleplerde paydaş/ortakların elde edeceği şeyin niteliği farklı olacaktır.

Aynen taksim suretiyle paylaştırmada; mal parçalara ayrılmakta ve ayrılan parçalar paydaşlara/ortaklara özgüllenmektedir.

Satış yoluyla paylaştırmada ise; söz konusu mallar satılarak mallardan elde edilen değerler, paylaş/ortakların payları oranında dağıtılmaktadır.

Görüldüğü üzere aynen taksimde her paydaş kendisine özgüllenmiş mal üzerinde malik olurken satış yoluyla paylaştırmada paydaşlara malların satışından elde edilen paralar payları oranında verilmektedir.

Aynen taksim ve satış yoluyla paylaştırmayı talep edebilmenizin şartları farklılık taşımaktadır. Aynen paylaştırma talebinizin kabul edilebilmesi için söz konusu malların bölünebilir nitelikte olması gerekmektedir. Ancak bununla yetinmemekle birlikte ayrıca malın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünebilmesi gerekmektedir.

Satış yoluyla paylaştırma talebinizin kabul edilmesi için ise sadece malların devredebilir, satılabilir nitelikte olması yeterli olacaktır. 

Her iki talep birbirinden farklı nitelikte olduğundan açılan davada aynen taksim talebi öne sürülmüş ve dava reddedilmiş ise sonradan malların satış suretiyle paylaştırılması yönünde ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesi için hiçbir engel bulunmamaktadır. Yani burada her iki talebin niteliği farklı olduğundan kesin hüküm engeline takılmayacaksınız.

Bununla birlikte aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesi şeklinde bir dava açılmış ve dava görülmekte iken satış yoluyla paylaştırma talebi içeren başka bir davanın da açılması mümkündür. Sonradan açılan satış yoluyla paylaştırma talepli dava derdestlik sebebiyle reddedilmeyecektir. (NOT: Her ne kadar sonraki dava derdestlik sebebiyle reddedilmese de hukuki menfaat yokluğundan usulden reddedilme riski ile karşı karşıya kalacaktır)

Açılan Davada İspat Yükü Kimdedir? Hangi Delilleri Sunabilirsiniz?

Ortaklığın giderilmesi davasında taraflarca getirilme ilkesi geçerli olduğundan tarafların haklılığını ortaya koyacak şekilde delil sunması ve bazı hususları ispat etmesi gerekmektedir.

Öncelikle açacağınız davada paylı veya elbirliği ile mülkiyetle sahip olduğunuz ve paylaştırılmasını istediğiniz şey hakkında yeterli ölçüde bilgi vererek o şeyi somutlaştırmanız gerekmektedir. Eğer söz konusu mal hakkında yeterince somut bilgi vermezseniz davanın esastan reddi riski ile karşı karşıya kalacaksınız.

Ortaklığın giderilmesi davasında davacı (talepte bulunacak ise davalının da) , söz konusu mallar üzerinde paylaştırma talep edebilme hakkına sahip olduğunu, bu paylaştırma hakkına ilişkin şartların somut olayda sağlanmış olduğunu ve ayrıca talep etmiş olduğu paylaştırma şekline özgü şartların gerçekleşmiş olduğunu ispatla mükelleftir.

Yukarıda bahsettiğimiz durumu daha somut ifadelerle anlatırsak öncelikle talepte bulunan taraf, paylaştırılmasını istediği şey üzerinde paylı veya elbirliği ile mülkiyet ilişkisinin bulunduğunu ve kendisinin de bu ilişkide pay sahibi olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Akabinde aynen taksim suretiyle mi satış suretiyle mi paylaştırma talep etmiş ise o paylaştırma şeklinin şartlarının gerçekleştiğini ortaya koyması gerekmektedir. (Aynen taksim suretiyle satış istemişseniz malın bölünebilir olduğunu, bölününce değer kaybetmeyeceğini ve bölüm işlemi sonunda her paydaşa eşit birer parçanın isabet edeceğini ispat etmeniz gerekmektedir.)

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Sonunda Hakim Hangi Türde Karar Verebilir ?

Burada talep edilen paylaştırma türüne göre sonuçlar farklı şekilde değerlendirilecektir. 

1-Aynen Taksim şeklinde ortaklığın giderilmesi talebini içeren dava kabul edilmiş ise;

Eğer aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesi talep edilmiş ve aynen taksimin şartları somut olayda gerçekleşerek ispat edilmiş ise hakim, aynen paylaştırma yönünde hüküm kuracaktır. Hakim hükümde aynen paylaştırmaya karar verdiğini belirtmekle birlikte paydaşlara hangi parçanın tahsis edildiğini de açıkça ortaya koyması gerekmektedir. Ayrıca paylaştırılan taşınmaz hakkında mahkeme kararıyla harita yapılması zorunlu olup, söz konusu hükümde haritaya atıf yapılacaktır. Burada hakim aynen taksimi kabul ederek malları paylaştırmış ise, verilen hükmün kesinleşmesi ile birlikte paydaşlar kendilerine özgüllenen parçalar üzerinde doğrudan mülkiyet hakkı kazanacaktır.

Aynen taksim halinde paydaşlara özgülenen parçaların ekonomik olarak değeri birbirlerine eşit olmayabilir. Bu durumda hakim ara karar şeklinde denkleştirme kararı vererek; değeri en yüksek parçayı alan paydaştan, eşitliğin sağlanması için diğer paydaşa para vermesini hükmedecektir. Eğer paydaşlar bu şartı yerine getirmezse ortaklığın satış yoluyla sona erdirilmesi yönünde karar verilecektir.

Aynen taksim kararına konu mal taşınmaz ise mahkeme bu kararı kendiliğinden tapu dairesine gönderecektir. Ancak bir şekilde mahkeme bu kararı göndermemiş ise paydaşlardan her biri, ilgili tapu dairesine başvurarak özgüllenmiş parçanın kendi adına tescil edilmesini talep edebilecektir.

2- Satış Yoluyla  Paylaştırma talebini içeren dava kabul edilmiş ise;

Öncelikle satış yoluyla paylaştırma gerçekleştirilmesi yönünde hüküm kurulmuş ise kural olarak bu satış açık arttırma yoluyla yapılmaktadır. Ancak satışın paydaşlar arasında arttırmayla yapılabilmesi de mümkün olup, tüm paydaşların bu yönde talepte bulunması gerekir. Aksi halde satış herkese açık bir şekilde açık arttırmayla yapılacaktır.

Hakimin satış hükmünde ;

  • satılacak taşınmazın ada ve parsel numaralarını
  • satışın paydaşlar arasında mı yoksa genel bir açık arttırmayla mı yapılacağı hususunu
  • satışta elde edilecek paranın ne şekilde dağıtılacağını açıkça belirtmesi gerekmektedir.

Ortaklığın giderilmesi için yapılacak satış işlemleri, İcra İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır. Satış kararı veren sulh hukuk mahkemesi, satış işlemini kendiliğinden yerine getiremeyecek ve taraflardan birinin talebi ile bağlı olacaktır. Taraf olarak söz konusu satış talebini davanın görüldüğü sulh hukuk mahkemesine yöneltmeniz gerekmektedir. Bu talepten sonra mahkeme satış için bir memur görevlendirebileceği gibi satışın icra dairesi tarafından yapılmasını da emredebilecektir.

2 thoughts on “Ortaklığın Giderilmesi Davası (İzale-i Şuyu)-Şartları-Kime Açılır-Dikkat Edilecekler”

  1. merhaba uyap esatıs tan bir yer aldım ,ihaleyi kazandım parasını ödedim 7 günü beklerken ihalenin feshi davası açıldı . davanın konusunu okudum özetle, isalei şuyu davası açıldıktan 1-2 ay sonra hissedarların 2 tanesine kısıtlılık olmus vesayet altına girmişler sonra satış ilanı bu kısıtlılık kesinleşmeden sonra verilmiş oda yaklaşık 1 ay sonra, diyorlarki satış memuru kıstlılara tebligat göndermiş vasilere gönderilmemiş . ben biraz baktım satış memuru tebligatı tapudaki hissedarların adreslerine yoksa mernisteki adreslerine gönderir deniyor. Benim mantığıma göre vasilik olduktan sonra vesayetinin altındaki kişinin davalarına bakmalı ve müdahil olarak o davaya harç ödeyerek girmeli idi.girdikten sonrada tabiki tebligat gönderilirdi. burda sormak istediğim kanunlarda vesayet altına alınmadan önceki izalei şuyu davası vesayet altına alınınca satış memuru bunu bilmeli ve tebligat göndermelimiydi. kıstlılarada göndermemelimiydi bunu bilebilirmi kullandıkları sistemde görebiliyorlarmı . beni aydınlatırsanız sevinirim . saygılarımla

    1. Av Mehmet Görünmez
      Av Mehmet Görünmez

      Merhaba Tanju Bey kanunda ihaelenin feshi sebepleri sınırlıdır. Sizi olayınız da titizlikle incelenmelidir. İsterseniz özelden yazın daha detaylı inceleyip yorumlayalım.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top