Kanser İlaçları ve Etik Hakkında

En son şu tarihte güncellendi: 27 Mayıs 2023

Kanser İlaçları ve Pahalı İlaçları Sadece Parası Olana Vermek Etik Midir? 

Hepimiz hep bir ağızdan bu soruya ‘hayır‘ deriz. Ancak denenlerin çokluğuna rağmen yapılanların gerçek faturası da gün be gün ortaya çıkıyor. Türkçede yer alan bir deyim, genellikle beklenmedik sonuç, hazin ve kötü final anlamlarına gelen ‘acı reçete’ tam da bu noktada kullanılabilecek en önemli deyimlerimizden biridir. Acı reçetenin çıkartıldığı insanların başında ise kanser ilaçları masrafı devlet tarafından karşılanmayan mağdurlar yer alıyor.

Kanser ilaçlarının karşılanması davası ile ilgili olarak linkteki içeriğimize göz atabilirsiniz.

Bülent Ortaçgil, az bilinen ‘Adam Sen De‘ şarkısında şöyle demektedir:

Parası olan yaşar / Doktorlar gülsün.

Sanki kanser olmak bir hataymış gibi, bu alanda tamamen çaresiz ve yalnız bırakılan insanlar kelimenin tam manasıyla ölüme terk ediliyorlar. Dünyayı dev bir orman olarak gören liberal anlayış ne kadar kibar ve frapan görünse de arka odalarında karanlık bir sırrı saklıyor. O da güçlü olanın, şanslı ve zengin olanın hayatta kalacağına yönelik anlayıştır. Bu anlayış, kendisini 2020 yılı itibariyle ayyuka varacak şekilde hissettiriyor. Artık herkes bir anlamda tesadüfen hayatta kaldığını, sosyal devlet anlayışının en azından bir kısmının dünya genelinde salt bir illüzyondan ibaret olduğunu seziyor.

Parasız olanlar direkt olarak ölüme terk edilmese de yavaş yavaş hayattan uzaklaştırılıyor. Aynı hastalıktan muzdarip iki kişiyi ele alalım. Biri son derece fakir, sigortasız ve asgari ücretin altında çalıştırılan biri olsun. Diğeri ise son derece zengin ve her türlü imkandan faydalanabilecek saygın biri.

Fakir olan eğer şanslıysa kendisine sunulan tek tedaviyi ücretsiz ya da indirimli olarak alabilir. Zengin ise özel hastane ve özel doktorların gözetiminde immünoterapi ve akıllı ilaç dahil birçok farklı tedaviyi deneyebilir, kendisi için uygun programlara adını yazdırabilir. Bu ise başta kanser olmak üzere birçok öldürücü hastalıktan muzdarip kişiler arasındaki eşitsizliği gözler önüne seriyor. Biri sırf parası olmadığı için, SGK kanser ilaçlarını karşılamadığı için mevcut kaynakların çoğundan hiçbir şekilde faydalanamaz iken, diğeri sosyal ve ekonomik piramidin üstünde ise tüm imkanlara hazır olarak konabiliyor.

Sağlıkta temel ölçüt ekonomi olduğu sürece herhangi bir gelişimden ya da sosyalizasyondan bahsetmek mümkün değildir. Orman kanunlarının geçerli olduğu bir mekanizmada zengin ile fakir arasında giderek açılmakta olan uçurum, kendisini sağlık sisteminde de net bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

Yeni Nesil Tedavilerine Yönelik Pahalı İlaçlar Neden Bu Kadar Uçuk Fiyatlı? 

İşin bir teknik, bir ideolojik bir de komplo teorileri kapsamında toplamda üç farklı derinliği ve mahiyeti mevcuttur. Öncelikli olarak bu sorunun yanıtı şartlar ve teknik olanaklar kapsamında irdeleyelim.

Hepimizin bildiği üzere ilaçlar, salt üretimden dağıtıma kadar olan gerçekleşen süreçle sınırlı değil. Bu alana ayrılan paraların neredeyse yüzde sekseni ilaçların araştırılması ve geliştirilmesine harcanıyor. Laboratuvarların tüm giderleri, orada çalışan yüzlerce, binlerce bilim insanının maaşları, hep bu finans kaynağı kullanılarak ödeniyor. Sağlığa harcanan ödeneklerin Avrupa ve dünya genelinde ne kadar yetersiz olduğunu Corona Virüsü sayesinde öğrenmiş olduk. Herhangi bir salgın ihtimaline karşı yeteri kadar maske üretmekten aciz olan sistemler, yeni nesil tedavilerine ayırdıkları yetersiz kaynaklarla da aslında sağlık sistemini çok da önemsemediklerini gözler önüne serdi. Daha fazla kaynaklar ayırılıp çok daha alternatif tedavilerin araştırılması için ödenek sunulsa, kanser ilaçları da kesinlikle bu kadar pahalı olmayacak.

İşin bir de sosyo-ekonomik ve ideolojik boyutu var. Sistem, neredeyse otomatik bir bilinçle ‘öncelikler‘ listesi hazırlar. Titanic filminde ve faciasında nasıl öncelik zenginlere veriliyor ise, sağlık alanındaki tüm ölümcül hastalıkların tedavisinde de insana değil cüzdana bakılıyor. Ödeyebilecek olanlar ilaçları fazla fazla satın alıp hayatta kalabiliyor. Geri kalanlar ise uzun ilaç bekleme süreleri, hastane masrafları ile boğuşup hayatta kalmaya çalışıyor.

Komplo teorisi perspektifinden baktığımızda ise aslında kanser ve AIDS gibi hastalıkların çaresinin ve tedavisinin olduğu, ancak nüfus planlaması ve sistemli azaltılması kapsamında bu tedavilerden sadece ”üst akıl” ve ”seçkinlerin” faydalandığı iddia ediliyor. Elbette bu sadece bir iddiadır. Ancak kanser ilaçları neden bu kadar pahalı diye sorduğumuzda alınacak cevaplar çok yönlü bir içeriğe sahip olduğu için, bu da ihtimaller dahilindedir.

Fakirden Değil Zenginden Alıp Pahalı ve Karşılanmayan İlaçlar İçin Harcayabilen Sosyal Devlet Ne Demektir? 

Maalesef şimdilik hayal ya da ütopya demektir. İş adamlarının, banka ve diğer finansal kurumların borçlarının tamamen affedilip ekmek çalanların aylarca hapiste kalabildiği çarpık bir mekanizmada, insan sağlığı ayrıntılara, rakamlara ve fiyatlara boğulmuş bir teferruattır sadece. Günümüzde Küba, İsveç ve İzlanda gibi ülkeler, vatandaşlarının tüm sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanabileceği bir sistem geliştirdiler. Özellikle Küba, geliştirdiği kanser ilaçları ile birlikte adından sıklıkla söz ettirdi.

Ancak bunlar yeterli değil. Çünkü küçük birer örnekten ibaretler. Avrupa’nın geneli, Afrika ülkelerinin tamamı ve Asya’nın yarısından çoğu hala insan sağlığı için gerekli harcamalardan uzak bir devlet anlayışı ile üretiliyor. İnsanlar, kelimenin tam manasıyla yalnız ve çaresiz bırakılıyor. Bu Robin Hood modeli devlet anlayışı, kaçınılmaz bir şekilde tarihin sonunda da olsa mutlaka ortaya çıkacaktır. Ancak günümüz şartlarında hala sadece yeteri kadar parası olmadığı için hayatta kalamayan insanların gündelik felaketlerini okumaya, görmeye ve dinlemeye devam edeceğiz.

Vatandaşın Devlet İçin Değil De Devletin Vatandaş İçin Olduğu Bir Toplum

Yazması ayrı okuması ayrı zevkli olan bu toplum modeli, şimdilik bir hayaldir. Aynı zamanda insanlık maddi ve fiziki alemde ne kadar gelişirse gelişsin, içindeki açgözlülüğü ve hayatta kalma hırsını hiçbir zaman tam olarak bırakamamıştır. Devlet de sonuç olarak insanlardan oluşan bir cemiyettir. Bu cemiyetin içerisinde öncelikler sağlığa değil kişisel servetlere yöneldikçe, bir yerlerde milyarlarca liraya yapılan düğünlerin sesleri, başka bir yerdeki bir çaresizliğin çığlığını çok rahat bastırabilir.

İlaç özellikle de kanser ilacı, su gibi yemek gibi elzem bir ihtiyaçtır. Ancak günümüzde ne yemek ne su ne de ilaçlar bedelsizdir. Bedeli ödeyenler ise firmalar ya da bürokratik aygıtlar değil, insanın kendisi olmaya devam etmektedir. SGK bunları karşılamadığında bu sonuç doğmaktadır.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top