En son şu tarihte güncellendi: 30 Mayıs 2023
Mevzu bahis ölüm olunca maalesef kanunlar bile ”görmezden gelme” refleksi sergilemektedir.
Öncelikle HMK’ya göz atalım. HMK böylesi bir durumda ilk olarak miras red/kabul sürelerinin geçmesini ve veraset intikalinin yapılmasını beklemektedir:
Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.
(HMK m.55)
Yasalar ve yargıtay miras ortaklığını da kanundan doğan elbirliği mülkiyeti olarak görmektedir. Bu sepeten ötürü Türk Medeni Kanunu 640’daki “temsilci atanması” ile ilgili hükümler de uygulanmaktadır.
Şimdi kafada şekillenmesi açısından kanser ilacının karşılanmasına ilişkin davamız devam ediyorken hasta ölür ise mahkeme önünde iki seçenek var:
Başlıklar:
1) Mirasın reddi veya davanın takip edilmeyeceğinin söylenmesi halinde
Böylesi bir durumda dava ya konusuz kalır ya da davadan çekilme nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verip, tedbir kararını da kaldırıp, o güne kadar ki karşılanan tutarların davanın haksız yere açılmasına yol açan taraf üzerinde kalmasına karar verir.
2) Taraf teşkili sağlanır ise
Eğer tüm mirasçıların davaya katılımı sağlanır ise (genelde eğer miras red yok ise ve ölen kişi üzerine de gayrimenkul mevcut ise bu yoldan gidilir) dava devam eder. Her ne kadar “ilacın tedavi boyunca karşılanmasına” ilişkin olan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek olsa da “daha önceden ödenen ve tazmini istenen maddi talepler hakkında”; iyice araştırıp bilirkişilerle hesap yapıp karar vermek zorunda.
3) Ölüm ile birlikte karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi
Eğer böyle bir karar verilirse daha önceden ihtiyati tedbir kararı kapsamında ödenen ilaçların akıbetinin ne olacağı konusu mühimdir. O ana kadar ki haklılık durumuna göre tedbir kapsamında ödenen ilaçların bedelinin karşı taraf üzerinden kalınmasına hükmedilebilir ya da bu konuda hiçbir karar verilmeyebilir. Her halükarda karışık bir durum. Yine de belirtmek gerek ki mahkemeler bu gibi hallerde normalde olduğundan daha insaflı ve merhametli (hasta lehine) kararlar vermekteler. Çok nadir hasta aleyhine karar çıkmaktadır.