Hukuka Aykırı ve Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi- Sorumsuzluk Hali

En son şu tarihte güncellendi: 10 Ocak 2024

Anayasa’nın 137. madde hükmü uyarınca, kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfatla çalışmakta olan kişiler, üstlerinden aldıkları emirleri Yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Kanun, Anayasa gibi mevzuat hükümlerine aykırı görürse emri yerine getirmez ve emrin hukuka aykırılığını emri veren üstüne bildirmekle yükümlüdür.  Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere hukuk sistemimizde amir tarafından verilen emirlere mutlak itaat aranmamakta, bilakis emrin hukuka uygunluğunu denetleme görevi yüklenmektedir.

Emrin hukuka aykırılığı emri veren üste bildirilse dahi, emir yazı ile tekrar yenilenirse ast, hukuka aykırı emri yerine getirmekle yükümlüdür. Bu hallerde emri yerine getiren ast, hukuka aykırı emri yerine getirmekten sorumlu tutulmayacaktır. Bu durumda sorumluluk tamamen emri verene aittir. Şunu önemle ifade edelim ki burada sorumsuzluk sadece hukuka aykırı fiile ilişkindir. Bu sebeple her ne olursa olsun, konusu suç teşkil eden emir hiçbir şekilde yerine getirilemez. Eğer ast veya memur konusu suç teşkil eden emri yerine getirmiş ise artık sorumluluktan kurtulması mümkün değildir.

Hukuka Aykırı Olup, Bağlayıcı Nitelikteki Emrin Yerine Getirilmesinden Dolayı Sorumlu Tutulmamak İçin Gerekli Şartlar

Öncelikle hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesinde sorumluluktan kurtulmak için emrin, suç teşkil etmemesi gerekmektedir. Konusu suç teşkil eden bir emri yerine getiren ast/memurun artık sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. Burada suç teşkil eden emri yerine getiren ast/memur, suçun faili konumunda iken; emri veren amir azmettiren olarak sorumlu tutulacaktır. Bununla birlikte bir emrin konusunun suç teşkil ettiği memur/ast tarafından açıkça anlaşılamıyor ve anlaşılması kendisinden beklenmiyorsa artık emri yerine getirmiş olsa dahi ast/memur suçta araç olarak kullanılmış olacağından, emri veren amir dolaylı fail olarak sorumlu olacak ve ast/memurun sorumluluğuna gidilemeyecektir.  

Hukuka aykırı ve bağlayıcı emrin yerine getirilmesine rağmen sorumluluktan kurtulmak için belli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlardan kısaca söz edelim;

1-Görev Gereği Yerine Getirilmesi Zorunlu Nitelikte Bir Emir Bulunmalıdır.

Astın/memurun, hukuka aykırı ve bağlayıcı nitelikte bir emri yerine getirmesine rağmen doğan sorumluluktan kurtulabilmesi için kendisine görevi gereği yerine getirmesi zorunlu bir emrin verilmiş olması gerekmektedir. Emrin tanımı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 8. maddesinde yapılmış olup buna göre emir, hizmete ait bir talep veya yasağın sözle, yazı ile ve sair suretle ifadesidir. 

İfade ettiğimiz üzere ortada bir emrin bulunması sorumluluktan kurtulmak için yeterli değildir, emrin görev ve hizmetin gereği olarak yerine getirmesi zorunlu olmalıdır. Daha açıkça ifade edersek görev ve hizmetin gereği olarak yerine getirilmesi zorunlu olmayan emir ast/memura verilmiş ve ast/memur da bu hukuka aykırı emri yerine getirmiş ise, memurun/astın bu emri yerine getirmesinden dolayı sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. 

2-Hukuka Aykırı Emrin Yetkili Bir Merci Tarafından, Şekle Uygun Şekilde Verilmesi Gerekmektedir.

Hukuka aykırı emri veren amir, emir verme yetkisine haiz bir konumda değil ise bu emri veren kişiden gelen hukuka aykırı emrin ifası durumunda sorumluluktan kurtulmak mümkün değildir. Ast/memur, emrin yetkili makam tarafından ve şekil şartlarına uygun olarak verilip verilmediğini denetlemekle mükelleftir. 

3-Taraflar Arasında Kamu Hukukundan Doğan Ast-Üst/ Amir-Memur İlişkisi Bulunmalıdır.

Ast/memurun hukuka aykırı emri yerine getirmesinden doğan sorumluluktan kurtulabilmesi için, ast/memurun kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfatla çalışması gerekmekle birlikte; emir veren kişiyle arasında kamu hukukundan kaynaklanan ast-üst veya amir-memur ilişkisinin de bulunması şarttır. 

4-Hukuka Aykırı Emir Suç Teşkil Etmemelidir.

Belki de en dikkat edilmesi gereken şart budur. Önemle belirtelim ki hukuka aykırı emrin konusu hiçbir şekilde suç teşkil etmemelidir. Bu husus Anayasa’nın 137. maddesinin 2. fıkrasında, Türk Ceza Kanunu’nun 24.maddesinin 3. fıkrasında, Devlet Memurları Kanunu’nun 11.maddesinin 3.fıkrasında ve Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 2. maddesinin b bendinde açıkça ifade edilmiş olup , konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez ve yerine getiren ast/memurun sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. 

Burada ilk dikkat edilecek nokta, emrin konusunun suç teşkil edip etmediğinin ast/memur tarafından anlaşılır nitelikte olup olmadığıdır. Eğer ast/memur, yerine getirdiği emrin konusunun suç teşkil ettiğini açık ve net bir şekilde anlayamıyorsa; burada sorumluluğuna gidilemez , zira astın/memurun suç işleme kastı mevcut değildir.

Konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmemesi kural olsa da her kuralın bir istisnası da mevcuttur. Bunun tek istisnası Askeri Ceza Kanunu’nun 41.maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu hükme göre; ‘’Hizmete mütaallik hususlarda emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emir veren mesuldur.’’ düzenlemesiyle birlikte, askeri hizmete ilişkin bir konuda verilen emrin konusu suç teşkil etse dahi, emri yerine getiren ast konusunun suç teşkil ettiğini bilmiyorsa, burada sorumluluk suç teşkil eden emri yerine getiren astın değil, emri veren üstün olacaktır. 

5-Hukuka Aykırı Emri Alan Astın/Memurun, Emrin Hukuka Aykırı Olduğunu Emri Verene Bildirmesi Gerekmektedir.

Ast/memur, aldığı emrin hukuka aykırı olduğunu tespit etmesi halinde emrin hukuka aykırı olduğunu emri veren merciye bildirmelidir. Bu bildirime rağmen emri veren amir/üst, emri yazılı olarak yenilemiş ise artık ast/memur emri yerine getirse dahi sorumlu tutulmayacaktır. Burada sorumluluk emri veren amir/üste aittir. 

Verilen Emirlere Mutlak İtaat Gereken Haller

Yukarıda ısrarla ifade ettiğimiz üzere mevzuatımızca verilen emirlere kural olarak mutlak itaat aranmamaktadır. Bununla birlikte her kural gibi bu kurala da bir istisna getirilmiştir. Buna göre ;

Anayasa’nın 137. maddesinin 3. fıkrasında; ‘’Askerî hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.’’ düzenlemesiyle birlikte, belli durumlarda istisnalar getirilerek ast/memurda mutlak itaat aranmıştır. 

1-Türk Ceza Kanunu’nun 24. Maddesi Uyarınca Mutlak İtaat

TCK Madde 24- (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.

(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.

(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.

(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.

Görüldüğü üzere bu hükümle birlikte emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesi kanun tarafından engellenmiş ise ast/memur, yerine getirdiği emirden sorumlu tutulmayacaktır. Burada kanun hükmü sebebiyle ast/memurun emrin hukuka uygunluğunu denetlemesi görevi elinden alınmış ve emre mutlak itaat edilmesi yönünde istisnai bir hüküm getirilmiştir. Yine bu hükümde de görüldüğü üzere konusu suç teşkil eden emrin bu durumda dahi yerine getirilmesi mümkün değildir. Konusu suç teşkil eden emri yerine getiren ast/memurun sorumluluktan kurtulması mümkün değildir. 

2-Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 14. Maddesi Uyarınca Mutlak İtaat

TSKİHK Madde 14Ast; amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeye, amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur. 

Ast muayyen olan vazifeleri, aldığı emri vaktinde yapar ve değiştiremez, haddini aşamaz. İcradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir. 

İtaat hissini tehdit eden her türlü tezahürler, sözler, yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur.

Bu hükümle birlikte askerlere, emre karşı mutlak itaat zorunluluğu yüklenmiştir. Burada askerlerin hukuka aykırı olan emri bildirmesi mümkün olmadığı gibi, emrin yazı ile yenilenmesini isteme hakkı da yoktur. Söz konusu hüküm sebebiyle asker, emri yerine getirmekle mükelleftir. Bununla birlikte ast hukuka aykırı emri yerine getirirken emrin sınırını aşarsa, müşterek fail olarak sorumluluğuna gidilebilecektir. 

Konusu hukuka aykırı emirler, sadece askeri hizmete ilişkin ve ast tarafından emrin suç olduğu bilinmiyorsa yerine getirilmelidir. Bu sebeple emri alan ast, emrin hukuka uygun olup olmadığını, suç teşkil edip etmediğini dikkatlice denetlemelidir.  Bu denetim emrin askeri hizmete ilişkin olup olmadığı, emrin hukuka uygun olup olmadığı ve emrin konusunun suç teşkil edip etmediği yönündedir.  

Ast yaptığı denetim üzerine emrin konusunun askeri hizmete ilişkin olduğu ve konusunun suç teşkil etmediğine kanaat getirirse verilen emri yerine getirmelidir. Bu durumda emirin konusu suç teşkil etse dahi, sorumluluğu bulunmayacaktır. Bununla birlikte ast emri yerine getirirken emrin sınırlarını aşarsa müşterek fail olarak sorumluluğuna gidilebilir.

3-Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 2.Maddesinin 3. Fıkrası Uyarınca Mutlak İtaat

PVSK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasında; 13 halde sayılan durumlarda yetkili amir tarafından verilen sözlü emrin derhal yerine getirilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Aşağıda yer verdiğimiz 13 hale ilişkin verilen sözlü emrin, yazılı verilmesi talep edilemez. Bu hallerde emrin yerine getirilmesinin sorumluluğu emri verene ait olacaktır. 

PVSK md.2/3: Kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan polis; amirinden aldığı emri, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir. Ancak, amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazılı olarak yenilerse, emir yerine getirilir. Bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir hiçbir suretle yerine getirilmez. Yerine getirenler sorumluluktan kurtulamaz. 

Aşağıda yazılı hallerde: 

I – Can, ırz veya mal emniyetini korumak için, 

II – Devletin şahsiyetine karşı işlenen cürümlerin faillerini yakalamak veya delillerini tesbit etmek için, 

III – Devlet kuvvetleri aleyhine, yalnız veya toplu olarak taarruz veya mukavemette bulunanları yakalamak, veya bunların taarruz veya mukavemetlerini def etmek için, 

IV – Hükümete karşı, şiddet kullanan veya gösteren veya mukavemet edenlerin yakalanması, taarruz veya mukavemet edenlerin def edilmesi için, 

V – Zabıtaca muhafaza altına alınan şahıslara,bina veya tesislere,meskün veya gayrımeskün yerlere vakı olacak münferit veya toplu tecavüzleri def etmek için, VI – Ağır cezalı bir suçun sanığı olarak yakalandıktan sonra zabıta kuvvetlerinin elinden kaçmakta olan şahısların yakalanması için, 

VII – İşlenmekte olan bir suçun işlenmesine veya devamına mani olmak için, 

VIII – Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda, zabıta tarafından suç delillerinin tesbiti veya suç faillerinin yakalanması maksadiyle yapılacak aramalar için, 

IX – Kanunsuz toplantı veya kanunsuz yürüyüşleri dağıtmak veya suçlularını yakalamak için, 

X – Yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi afetlerde olay yerinde görevlilerce alınması gereken tedbirler için, 

XI – Umuma açık yerlerde yapılan her türlü toplantı veya yürüyüşlerde veya törenlerde bozulan düzeni sağlamak için, 

XII – Herhangi bir sebeple tıkanmış olan yolların trafiğe açılması için, 

XIII – Yukardaki maddeler dışında diğer kanunlarda istisnai olarak zabıtanın sözlü emirle yapmaya mecbur tutulduğu haller için, 

Yetkili amir tarafından verilecek sözlü emirler derhal yerine getirilir. Bu emirlerin yazılı olarak verilmesi istenilemez. Bu hallerde emrin yerine getirilmesinden doğabilecek sorumluluk emri verene aittir.

Görüldüğü üzere yukarıda 13 bent halinde sayılan bir hal mevcut ise ve yetkili amir bu hallere ilişkin sözlü emir vermiş ise bu emir derhal yerine getirilmek zorundadır. Burada mutlak itaat öngörülmüş olduğundan, bu emrin yerine getirilmesi halinde ast olan polisin sorumluluğuna gidilmez. 

Önemle ifade edelim ki yukarıda 13 bent halinde sayılan bir hal mevcut olsa dahi konusu suç teşkil edilen emir yerine getirilemez. Zira 2. madde hükmün ilk fıkrası oldukça açık olup, konusu suç teşkil eden emrin hiçbir suretle yerine getirilmeyeceği doğrudan ifade edilmiştir. Bu sebeple polisler, 13 halden biri mevcut olsa dahi konusu suç teşkil eden emri yerine getirmemeli, bu emri yerine getirmesi halinde sorumluluktan kurtulamaz. 

Hukuka Aykırı ve Bağlayıcı Nitelikteki Emrin Yerine Getirilmesi Halinde, Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı

Yukarıda hukuka aykırı ve bağlayıcı emrin yerine getirilmesi halinde sorumsuzluğun doğacağını ifade etmiştik. Hukuka aykırı ancak bağlayıcı emri yerine getiren kişinin sorumsuz olma sebebi, kişinin kusurluluğunu etkileyen bir durumun meydana gelmesidir. Bu durumda kişi açısından ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan bir durum doğmaktadır. 

Suç olmayan, hukuka aykırı ancak bağlayıcı emrin yerine getirilmesi halinde bir suç meydana gelirse ve bu suç sebebiyle ceza kovuşturması yapılırsa; emri yerine getiren ast/memur hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilir. Burada önemli olan ast/memurun kusurunun bulunmamasıdır. Daha açıkça ifade edersek hukuka aykırı emri yerine getiren ast/memur, emri yerine getirmesi halinde suç meydana geleceğini bilmiyorsa suç işleme kastı bulunmadığından hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. Bununla birlikte meydana gelen suç taksirle işlenen bir suç değil ise ast/memur hakkında bu hallerde beraat kararı verilebilecektir .

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top