Uzman çavuşluk güvenlik soruşturmasından geçemeyenlere itiraz dilekçesi

En son şu tarihte güncellendi: 14 Haziran 2020

Askeri kurum ve kuruluşlarda sözleşmeli veya kadrolu personel olarak çalışmak şu sıralar ciddi güvenlik tahkikatlarından geçmeyi gerektirmekte. Özellikle de 15 Temmuz’daki facialardan sonra milli savunma bakanlığı bu konuya özel önem vermeye başladı.

(NOT: örnek itiraz dilekçesi için lütfen şu güvenlik soruşturması dilekçe oluşurucudan yararlanınız.

Hatta öyle ki eskiden Genelkurmay Başkanlığı bağımsız, ayrı tüzel kişiliğe sahip bir askeri kurumdu. 15 Temmuz’dan sonra KHK ile Genelkurmay Başkanlığı’nın tüzel kişiliği kaldırıldı ve bu kurum doğrudan bünyesindeki hava, deniz, kara kuvvet komutanlıklarıyla birlikte Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Hatta 15 Temmuz 2018’de yayımlanan ilgili KHK ile Genelkurmay başkanının savaş zamanında Cumhurbaşkanı namına hareket edeceği ve Cumhurbaşkanı’nın Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki tüm kuvvetlere doğrudan emir verebileceği, bu emirlerin başka bir merciden sorgulanmaksızın doğrudan yerine getirileceği yönünde düzenlemeler yapıldı.

İş bu yukarıdaki KHK dolayısıyla TSK bünyesinde askeri personel olarak (uzman çavuş ya da uzman erbaş olarak) görev almak üzere güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması formu doldurup da bekledikten sonra ret alan, güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan kişiler davalarını husumet yönünden mahkemede sıkıntı yaşamamak adına Milli Savunma Bakanlığı’na yöneltmeleri gerekecektir.

TSK-savunma bakanlığında asker, subay, uzman er-erbaş, uzman çavuş olarak çalışmak üzere başvurmuş ve güvenlik soruşturmanız olumsuz sonuçlanmış ise evvela aşağıdaki uzman çavuş güvenlik soruşturması örnek kararlardan kesitleri ve bu kesitler hakkındaki yorumları ardından da linkteki makalemizi okuyun. Ardından hukuksal olarak ne yapabileceğiniz hakkındaki bölüme geçebilirsiniz.

Şimdi Aşağıya Danıştay 1. Daire’nin 2003 yılında aldığı 2003/15, 2003/40 Karar sayılı kararından kesitler ekleyeceğim (bu karar önemli çünkü içinde bir hayli beyin fırtınası yapılmış) :

Kanun ve Yönetmeliğin (Güvenlik Soruşturması ve arşiv araştırması yönetmeliğinden bahsediliyor) amacı ise kişinin, Kanunda belirtilen kurumlarda çalışabilmesi için onun her yönden güvenirliğini tespit etmeye yöneliktir. Yani, toplumun ve Devletin ileride uğrayabileceği zararı veya tehlikeyi önceden engelleme isteğidir. Son derece önemli görevlerde çalıştırılacak kişiler hakkındaki her türlü bilginin onun içinde bulunduğu ortam da dahil olmak üzere bilinmesinin toplumun ve Devletin güvenliği açısından yaşamsal öneme sahip olduğu tartışmasızdır.

Öte yandan, Anayasanın 38. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü, suç işleyen kişinin dışındakilerin bu suç nedeniyle cezalandırılmayacağını öngören ceza hukukuna ilişkin evrensel bir ilkedir. Kişinin yakınları ve birinci derece akrabalarının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına tabi tutulmasının onlar bakımından bir cezalandırma olarak değerlendirilmesi mümkün değildir, aksine güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin esas ve usuller idarenin işleyişiyle ilgilidir. Bu durumda Anayasanın yukarıda belirtilen hükmünün duraksamanın giderilmesinde uygun bir hukuki çözüm aracı olarak değerlendirilmesi olanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 4045 sayılı Kanun uyarınca çıkarılan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği hükümlerine göre yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının, kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birimleri ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında ve ceza ve infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılacak personelin yakınları ve birinci derece akrabalarını da kapsadığı ve kişi hakkında karar vermeye yeterli her türlü istihbari bilginin talep makamlarına bildirilmesi gerektiği sonucuna varılarak, dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 25.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay 1. Daire’nin 2003 yılında aldığı 2003/15, 2003/40 Karar sayılı kararından

Arkadaşlar ben bir hukukçu olarak bu yukarıdaki devletin bir hayli lehine olarak yazıldığını düşündüğüm karara sonuna kadar katılıyorum. Zira Anayasanın 38. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü ile “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” hükmü eğer ki kişi hakkında olumsuz bilgiler var ise bu noktada uygulama konusu olamaz. Yani idarenin insan kaynağı tahsis etme yönünde takdir yetkisini kullanma hakkı vardır. Bu yetkiyi kullanıp kişinin dolaylı yoldan hukuka uygun şekilde üzülmesine yol açması bir “ceza” değildir.

Lakin, hem de koca bir LAKİN ; hemen yukarıdaki paragrafta bahsettiğim “idarenin insan kaynağı alma yönünde takdir yetkisini kullanması” hususu her ne kadar “bir hak” olsa da, her ne kadar bu yetkiyi usulüne uygun ve düzgün şekilde kullandığında emekleri heba olan vatandaş “Anayasa 38 anlamında bir cezaya çarptırılmış sayılamaz, ortada bir cezanın varlığından söz edemesek” de bu takdir yetkisinin nasıl, ne şekil, hangi usüllerde kullanılacağı dananın kuyruğunun koptuğu nokta olmuştur. Eğer ki usulüne uygun bir uygulama olmazsa işte bu takdirde Anayasa 38’deki anlamıyla bir cezadan söz edebileceğiz. Yani diyeceğim o ki bu yukarıdaki karar doğru olmakla birlikte son derece eksik. Zira uygulamada istihbari nitelikteki bilgilerin bir yargılama sujesinin parçası olmayan, hukukçu olmayan memurlar tarafından kurulan Değerlendirme Komisyonlarınca nasıl yorumlanacağı, nasıl güvenlik soruşturmasına esas alınabileceği yönünde ciddi kaos var. Kimi görüş diyor ki “istihbari nitelikteki bilgilerin tek başına hukuki değeri yok, haricen delillendirilmedikçe idari işlem/eylemlerin tek başına gerekçesi teşkil edemez” bir diğer görüş ise diyor ki “kardeşim evet tek istihbari nitelikte bilgi pek güvenilir değil, sonuçta nerede, nasıl, ne şekil elde edildiği muallak, meçhul; lakin bu bilgilerin türü, nevisi de önemlidir. Sonuçta mesela kişini gayriahlaki davranışta bulunduğuna dair istihbarat kuruluşlarından gelen kabak gibi bir fotoğrafı var ise bu istihbari bilgi gaye de tek başına idari işlemin gerekçesi olabilir. Ancak tabii ki soyut itham ve yakıştırmadan ibaret olan bilgi notları elbette tek başlarına hukuki değer ihtiva etmeyecektir.

Bu ikinci görüşte olan Danıştay Kararları da yok değil. Mesela; aşağıda Danıştay 5 Daire’nin 1989 tarihli 1988/1564 E, 1989/1307 K sayılı kararından bir kesiti görebilirsiniz:

“Öte yandan Dairemizin yerleşmiş içtihatlarıyla da ortaya konulduğu üzere, güvenlik soruşturması sonucu düzenlenen raporlar istihbari nitelikte bilgiler içermekte olduklarından bu raporlara, hukuken geçerli başka bilgi ve belgelerle doğrulanmadıkça ilgililer hakkında aleyhine sonuç doğuracak bir nitelik ve değer verilmesi hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılamaz. Eldeki işte davacının, 1980 yılında meydana gelen olay nedeniyle 6 arkadaşıyla birlikte ……….. Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesinde yargılandığı ve sonuçta “eğitim ve öğretim özgürlüğünü engelledikleri hususunda herhangi bir delil elde bulunmadığı” gerekçesiyle beraatlerine karar verildiği 5.2.1982 günlü, E:1981/236, K:1982/40 sayılı kararın incelenmesinden anlaşılmış olup; söz konusu karar ve Anayasanın 38. maddesinin “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” yolundaki 4. fıkrası hükmü karşısında güvenlik soruşturması raporuna dayanılarak işlem tesis edilemeyeceği açıktır. Bu Anayasal durum nedeniyle Mahkeme kararında yer alan ” ……….. Jandarmaca alınan ifadesinde ……….. örgütü mensubu olduğunu söyleyen ve bu ifadesini Cumhuriyet Savcılığında aynen tekrar ettiğini beyan eden davacının güvenlik soruşturması olumsuz kabul edilerek, başka bir deyimle memuriyet yapmasına engel durumu saptanarak atama kararnamesinin iptal edilmesi (geri alınması) suretiyle görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği yolundaki gerekçede ve bu gerekçeye dayalı olarak davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.”

Danıştay 5 Daire’nin 1989 tarihli 1988/1564 E, 1989/1307 K sayılı kararından

Yukarıdaki kararda eleman “örgüt üyesiyim” diye savcılık ve Jandarma ifadesinde bizzat kendi ikrar etmiş. En azından kendisi bizzat ikrar etmese bile bu yönde tutanaklar var. Üstelik sadece bunlar değil istihabari nitelikte bilgiler de var. Tüm bunlara rağmen Danıştay’ca lehine karar verilmiş. Vallahi sevgili okur bu aşamada belirtmek isterim ki şu anda mahkemelerden bunun gibi güvenlik soruşturması geçirenlerin aşırı derece lehlerine yorumlanmış kararlar beklemeyin. Zira zararlı örgütlerden birinin üyesi olduğunuza dair hakkınızda bizzat kendi ağzınızdan yazılmış veya yazıldığı iddia edilen/kabul edilen ifade var ise artık o saatten sonra bırakın devlet kurumunda çalışmayı hakkınızda TCK’nın 300’den sonraki maddelerinden savcılık soruşturması bile başlatırlar hatta uzunca yıllar içeride yatabilirsiniz 🙂

Bu karardaki kişi muhtemelen uzman çavuş güvenlik soruşturması itiraz dilekçesini çok sağlam yazmış olmalı 🙂

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Milli Savunma Bakanlığı nezdinde yürütülen güvenlik soruşturmanız olumsuz sonuçlandı ise hukuksal anlamda atabileceğiniz adımlar

Böyle bir durumda yani temiz olduğunuzu düşünmenize rağmen devlet size “hayır temiz değilsin, tehlikelisin” der ise evvela ilgili kuruma itiraz dilekçesi sunmanız gerekiyor. Bunu ümitsizce yaparsanız iyi olur. Zira şu güne kadar böylesi durumda olup da hakkını yasal yollardan itiraz aşamasında geri alabileni duymadım. Ardından idare mahkemesine dava açmanız gerekmekte. Bunu ise kesinlikle, katiyen avukatınız veyahut sağlam bir hukukçu yardımı olmaksızın tek başınıza yapmayın. Onlarca hata yaparsınız. Zira bu mesela hukuk bölümünün beyin cerrahisi. Yani hukuk biliminin en hassas ve ince nüansların olduğu alan bu alan.

Yazımı bitirmeden evvel Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin kanunununu açmanızı istiyorum. Ayrıca örnek itiraz dilekçesi için iletişime geçebilirsiniz.

Yukarıdaki madde hükmünden de görebileceğiniz üzere TSK personelleri 657 sayılı kanuna tabi olanlardan dahi daha ciddi daha sıkı kurallara tabidirler. Hatta öyle ki bu konuda (TSK İç Hizmet Kanunu, Disiplin Kanunu) yazılmış onca tezde “emre itaatsizlikte ısrar” gibi suçlar dolayısıyla “kanunilik ilkesinin” yani neyin suç neyin suç olmadığı konularının belirli olması gerekliliği yönünden eleştiri yağmuruna tutulmuştur.

Mesela sizden daha üst rütbeli bir asker, bir subay gelip yürüyüşünüzün bozuk olduğuncan cihetle sizin bu suçu işlediğinizi iddia edebilir. Bu durum da beraberinde gerek memurluktan men edilme gerekse güvenlik tahkikatları yönünden sıkıntı yaratmaktadır. Zira askerliğiniz sırasında böylesi bir suçtan yargılanmış veya disiplin kovuşturması geçirmiş iseniz sonradan TSK bünyesinde çalışmak için başvurduğunuzda tüm bunlar karşınıza bir engel olarak çıkacaktır ne yazık ki…

Şimdilik görüşmek üzere sevgili okur, sağlıcakla kal…

Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelenlerle İlgili Emsal Kararlar Ve Dokümanlar

21 thoughts on “Uzman çavuşluk güvenlik soruşturmasından geçemeyenlere itiraz dilekçesi”

  1. Geri bildirim: Güvenlik Soruşturması Olumsuz Sonuçlananlara Rehber | Örnek Karar Ve Dilekçeler | Av Mehmet Görünmez

  2. Mehmet Hocam nolur bana yardım edin. Uzman erbaşım ben. Sözleşmem daha geçen ay bitti. Beni artık seni alamayız diyerekten gönderdiler. Neden diye sorduğumda net bir cevap alamadım. Ancak içeriden tanıdıklardan sözlü olarak şu şekilde cevaplar aldım: “uzman çavuş güvenlik soruşturman yüzünden”.

    Ne yapmam gerekiyor bu durumda. Dava açılacaksa açalım. Bitsin istiyorum artık bu çile.

  3. Merhaba Mehmet hocam ,
    Uzman erbaşlığa başvurdum mülakatları geçtim , güvenlik soruşturmam olumsuz geldi. Siteden gördüm bunu ,
    yazılı olarak tebliğ edilmedi , yazılı hali olmadan sıraladığınız adımları uygulayabilirmiyiz ?
    Ve son bir sorum daha var
    1. Derece yakınım fetoden ihraç olduğu için olmadığının tahmin ediyorum .
    Sizce geri kabulüm mümkün olur mu ?

    1. Mehmet bey ; merhaba alkollu arac kullanmaktan ve polise mukavemet den 3 yıl önce hagb aldım uzman erbas güvenlik sorusturmasindayim 4 ay oldu hayla dönüş olmadi bana sizce olumlu cikarmi soruşturmam

  4. Merhabalar avukat bey. Ben bir duruma dikkat çekmek istiyorum. Bir yazınızda demissiniz ki: 15 temmuzdan öncede polislik, gardiyanlık, uzman çavuşluk gibi silahlı memurluklarda güvenlik soruşturması vardı. Evet haklısınız vardı ama 15 temmuz ile beraber birçok polis ve rütbeli askerin fetöyle ilişkisi ortaya çıktı. Halbuki bu kişiler için güvenlik sorusturması yapılmıştı. Yani işin özüne bakacak olursak, insanoğlu anlık kararlar alan ve her an farklı ruh haline bürünebilec3k bir varlık. O yüzden güvenlik soruşturmaları gereksiz prosedürden öteye gitmiyor. Kimse bir insan için bu kişinin güvenlik soruşturması temiz çıktı ve asla suç işlemez diy3mez. Çünkü insan, bir robot değildir. Velhasıl, güvenlik sorusturması gereksiz prosedürler bütünüdür ve asla vatandaşa karşı kullanılmamalıdır. İktidar unutmamalı ki, halk tarafından seçilerek o koltuklara getirilmişlerdir. Seçilerek. Sonsuza kadar seçileceklerinin asla bir garantisi de yoktur.

      1. Avukat bey benim 2015 te uzman erbaslik güvenlik soruşturmam olumsuz geldi elime herhangi yazılı belge gelmedi ve arkasına düşmedim şimdi bir hak talep edebilirmiyim o tarihe kadar karakolun önünden dahi gecmedim

  5. Sametkocum7@gmail.com

    Merhabalar mehmet bey benim üvey abim darbeden içerde bu beni nasıl etkiler soyadlar aynı

  6. merhabalar ben 2012-2014 yılları arasında fetö/pdy yurdunda kaldım. Şuan güvenlik araştırmam devam ediyor. Bu konuda sonuç ne olur acaba

    1. Şuan uzmanlik eğitimdeyn arkadaşımın kasten yaralama olayından dolayi mahkemeye çıktık beraat aldık bu benim güvenlik soruşturmasini etkilermi

  7. Esrar dan 1 yıl süreyle denetimli serbestlik aldım. Başarı ile tamamladım uzman cavus olmak istiyorum tek hayalim tsk hizmet etmek. Hagb var güvenlik soruşturmasında sıkıntı olurmu. Y şans işimi. Eğer olumsuz gelirse hukuken Bi netice alırmıyım. 5 sene sonra hagb silindikten sonra baş vursam.o zöan sorun olmaz sanırım. Fikriniz nedir saolun

Yılmz için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top