İcra itirazından sonra itirazın iptali davası nasıl yürür?-Örnek kararlar

En son şu tarihte güncellendi: 16 Haziran 2023

Eğer icra takibine itiraz ettiyseniz karşı taraf sizin bu itirazla durdurduğunuz takibi devam ettirmek için itirazın iptali davası açar. Bu dava sonunda haksız bulunursanız ekstradan %20 icra inkar tazminatına ve avukatlık ücreti ile yargılama masraflarına mahkum edilirsiniz. O sebeple icra itirazında bulunurken bu hususları iyi analiz edip kararı mantık süzgecinden geçirerek vermek elzemdir. Bunun için de icra itirazı süreçlerini iyi yöneten, konuya vakıf bir avukata müracat etmenizde fayda var.

Bu yazımızda icra itirazından sonra açılan itirazın iptali davası prosedüründen bahsedeceğim.

İtirazın iptali davası açmak şartları

a) yetkisi olan bir icra dairesinde yapılmış muteber bir ilamsız icra takibi var olmalıdır.

İtirazın iptal davası, icra takibi ile ilişkili olduğundan, hukuken tanınan bir icra takibi olmadıkça, itirazın iptali davası kabul edilemez.

Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz.

Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline“ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.

b) süresinde yapılmış takibe mani olan ve onu durduran bir itiraz var olmalıdır

Borçlu tarafından süresi geçtikten sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış yani yetkisi ve/veya görevi olmayan yere itiraz edildiği için takip kesinleşmişse veya takip, borçlunun itirazı sonucuyla değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hiçbir hukuki menfaat bulunmayacaktır. O sebeple icra itirazını yapmak gibi bir eylemi yerine getirmiş olmalıdır..

c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir sene içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir.

Alacaklının, itirazın kendisine tebliğ edilmesinden itibaren bir yıl içerisinde, borçlunun itiraz ettiği alacağının tespit edilmesi ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır.
Bu davanın açılabilmesi için dikkat edilmesi gereken, “bir yıllık süre” hak düşürücü süre‟dir. Yani bu süre geçerse davanızı hiçbir şekilde açamaz ve tazminat da alamazsınız.

Görüldüğü gibi bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği yani iletildiği tarihtir.. Zira; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır.

İtirazın iptali davası kaç sene sürer?

Bu süre kesinlikle değişkenlik göstermekle birlikte genelde ilk derece mahkemesinde 1-1,5 sene, istinafta 1 sene ve temyizde 2 sene olmak üzere toplamda 5 seneyi bulabilmektedir. Ancak yine de bu süreyi borcun miktarı, itirazın niteliği, borç ilişkisinin muacceliyet sebebi gibi etkenler belirmektedir.

Siz yine de hazırlıklarınızı bu yukarıdaki süreye göre yaparsanız sonradan mağduriyetler yaşama ihtimalinizin azalacığını ifade etmek isterim.

İtirazın iptali davasında avukat tutmam gerekli midir?

Avukat tutmanız zaruri değildir tabii ki ancak eğer vekil ile takip ederseniz kesinlikle daha garantili ve sorunsuz şekilde takip edeceğinizi söylemek isterim. Sonuçta avukatlar bu konular için yıllarca üniversitelerde tahsil görmekteler. Yarı cahil olmaktan sakınıp bilmediğinizi kabul edip uzmana işleri tevdi etmek en hayırlısı olacaktır.

İCRA İTİRAZININ İPTALİ DAVASI ÖRNEK KARARLAR

T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2018/15331
Karar : 2019/509
Tarih : 17.01.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı … vekili ile davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı 18.03.2008 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 28.07.2008 tarihinde İcra Müdürlüğünün 2008/3399 esas sayılı dosyasında haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 18.03.2008 – 30.07.2008 tarihleri arası ödenmeyen 25.270,00 TL kira alacağının faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlulara tebliğ edilememiştir. 13.02.2013 tarihinde takip yenilenmiş ve … İcra Müdürlüğünün 2013/1554 esasına kaydedilmiştir. Ödeme emri davalı kiracı … ve davalı kefil …’a tebliğ edilmiş olup, davalı kiracı borçlu … itiraz dilekçesinde imzaya ve borca, davalı kefil borçlu … ise itiraz dilekçesinde imzaya, borca ve İcra Müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiştir. Alacaklı vekili 27.04.2014 tarihli dilekçesi ile, borçlu …’ın yetki itirazını kabul ettiklerini, bu nedenle dosyanın yetkili olan ….. İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep etmiş, alacaklı vekilinin talebi üzerine dosya ….. İcra Müdürlüğüne gönderilmiş ve 2014/5336 esasına kaydedilmiştir. Ödeme emri davalı borçlu kiracı …’a 11.03.2014 tarihinde, davalı borçlu kefil …..’a 24.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı kefil borçlu ….. 31.03.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, dosya borcuna dayanak gösterilen kira sözleşmesindeki imzası müvekkili …’a ait olmadığı gibi, müvekkilinin kira sözleşmesinin kiracısı … ile diğer kefil borçlu …. isimli şahısları da tanımadığını, müvekkilinin taraf olmadığı bir kira sözleşmesinden dolayı herhangi bir sorumluluğunun doğmayacağını ileri sürerek borca, faiz oranına, işlemiş faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalı kiracı … ödeme emrine itiraz etmemiş olup, onun yönünden takip kesinleşmiştir. Davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak, davalı borçluların yetki itirazı üzerine dosyanın …… 31. İcra Müdürlüğünün 2014/5336 esasına kaydedildiğini ve ödeme emri ile durumun davalılara bildirildiğini, kira sözleşmesinin noterde yapılmış olmasına rağmen davalıların borca ve imzaya itiraz ettiklerini, ancak kira sözleşmesinin noterde düzenlenmiş resmi belge statüsünde olduğunu ileri sürerek itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, ödeme emrinin borçlu …..’a 22.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 27.02.2013 tarihinde icra müdürlüğü dosyasına itiraz ettiği, borçlu yargılama sırasında da kira sözleşmesi altındaki imzayı inkar etmişse de sözleşmenin …… 21. Noterliğinin 25.03.2008 tarih ve 06618 yevmiye nolu senediyle onaylama şeklinde düzenlenmesi nedeniyle bu itirazın incelenemeyeceği, benimsenen bilirkişi raporuna göre takibe konulan 18.03.2008 ile 30.07.2008 dönemine ait yaklaşık 4,5 aylık kira alacağı ile işlemiş faizinde fazlalık bulunmadığı sabit olup, borçlu kira borcunun ödendiğini veya başka bir nedenle istenemeyeceğini İİK’nin 269c/1 maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığından davanın kabulüne, itirazın kaldırılmasına ve davalı borçlular tarafından asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş, karar davalı kiracı ve davalı kefil vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı kefil borçlu … vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davalı kiracı …….’nın temyiz itirazlarına gelince;

Davacı tarafından 18.03.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak davalı kiracı ve davalı kefil hakkında 28.07.2008 tarihinde başlatılan icra takibinde ödeme emri davalı kiracı …’a 11.03.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu kiracı icra takibine itirazda bulunmamıştır. Bu durumda davalı kiracı borçlu … yönünden takip kesinleşmiş olup, davacının davalı kiracı … hakkında itirazın kaldırılması talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Mahkemece davalı kiracı borçlu … yönünden itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.

KARAR; Yukarıda, 2 nolu bentte yazılı nedenle davalı kiracının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428 ve İİK’nin 366. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı kefil vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı kiracıya iadesine, 29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile geriye kalan 15,20 TL’nin temyiz eden davalı kefilden alınmasına, 17.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2018/15495
Karar : 2019/508
Tarih : 17.01.2019
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı 22.06.2010 tarihli sözlü kira akdine dayanarak 19.06.2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile yıllık 2.500,00 USD’den 22.06.2010, 22.06.2011, 22.06.2012, 22.06.2013, 22.06.2014 yılları kira alacağı 12.500,00 USD’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu vekili 07.09.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkili şirketin alacaklıya takibe dayanak kira sözleşmesinden kaynaklanan böyle bir borcu bulunmadığını, borç miktarının tamamına, faize ve fer’îlerine itiraz ettiğini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, davacının kira alacağı için davalı hakkında icra takibi yapıldığı, davalının itirazında, takibe dayanan kira sözleşmesi nedeniyle bir borcunun olmadığını beyan ettiği, taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi olmadığı gibi, aylık veya yıllık kira bedelini belirtir bir belge ve ikrar da olmadığı, bu durumda davacının İİK’nin 269/4 maddesi uyarınca açacağı davada genel hükümlere göre alacağını ispatlamak zorunda olduğu, bu hali ile itirazın kaldırılması talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

Dairemizce 08.11.2017 tarihli geri çevirme kararı ile borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ mazbatasında tebliğ tarihinin 01.08.2015 olduğunun görüldüğü, ancak davalı tarafça ibraz edilen cevap dilekçesinde ödeme emri tebliğ tarihinin 02.09.2015 tarihi olduğunun belirtildiği, yine PTT sorgusunda da tebliğ tarihinin 02.09.2015 olduğunun görüldüğü, bu nedenle ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihindeki çelişki araştırılarak sonucunun evraka eklenip gönderilmesi için dosya geri çevrilmiş, ancak geri çevirme kararı sonrası kiracı… Tic. Tur. Petrol Ltd. Şti. tarafından 09.03.2018 tarihinde şikayet başvurusuyla,

icra dosyasının yenileme kararının iptali ile ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesinin istenildiği, bunun üzerine Mahkemece 06.04.2018 tarihli karar ile şikayetin kabulüne, …… İcra Müdürlüğünün 20.02.2018 tarihli kararının kaldırılmasına, ödeme emri tebliğ tarihinin 02.09.2015 olarak düzeltilmesine karar verildiği, ancak ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin iş bu şikayet dosyasında kararın kesinleşme şerhi bulunmamakla, kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davalı ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediğine göre, Mahkemece şikayet dosyasının kesinleşmesi beklenerek ve buna göre davalının icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı HMK’ye 6217 Sayılı Kanun’la eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca İİK’nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verilidi.

T.C.
YARGITAY
SEKİZİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2019/381
Karar : 2019/2418
Tarih : 07.03.2019

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 01/10/2018 tarihli ve 2018/12572 Esas, 2018/16553 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verilmişti. Davalılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı alacaklı 15.02.2007 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 16.04.2014 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2009 yılı Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadarki kira alacağının işlemiş faiziyle birlikte toplam 73.685,80 TL olarak tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı şirkete 24/04/2014 tarihinde, davalı borçlu ……’a ise 21.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı …… 24/04/2014 tarihli itiraz dilekçesinde; şirket ortağı bulunmadığı, kanuni temsilcisi olmadığı ve kefil olduğunun açıkça belirtilmediği halde tarafına ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, ilgili şirket yetkilileri ile yapılan görüşmede şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığının, 2007 yılından bu yana kiraya ilişkin herhangi bir sorun olmadığının ifade edildiğini, bu nedenle takibe, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalı borçlu şirket müdürü … itiraz dilekçesinde; şirketlerinin herhangi bir kira borcunun bulunmadığını, 2007 yılından bu yana kira ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını, bu yönde kendilerine herhangi bir ikazda bulunulmadığını, bu nedenle takibe, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, bilirkişi raporunda takip tarihi itibari ile talep edilebilecek kira alacağının 19.240,30 TL, işlemiş faizin ise 49.684,80 TL olması gerektiği belirtildiği, bilirkişi raporu mahkemelerince içerik ve sonuç itibari ile yeterli ve inandırıcı bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda borçlunun icra takibine yaptığı itirazın 19.240,30 TL asıl alacak ve 49.684,80 TL işlemiş faiz yönünden kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 01.10.2018 tarihli ve E. 2018/12572, ……2018/16553 sayılı ilamı ile, “Karar, 26.02.2018 tarihinde temyiz eden davalılara tebliğ edildiği halde temyiz dilekçesi belirli süre geçirildikten sonra 12.03.2018 tarihinde verilip kaydettirilmiştir. Süre aşımı bakımından temyiz dilekçesinin REDDİNE” karar verilmiştir. Davalılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmaktadır.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.

Her ne kadar dairemizce davalı tarafın temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, mahkemece kısa kararda, “Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda davacı yönünden kararın tefhim ve davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden 10 gün içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.” ibaresine yer verildiği, ancak daha sonra hükmün tashihi ile; mahkemenin 13/02/2018 tarihli ve 2016/379 Esas, 2018/147 Karar sayılı ilamın hüküm fıkrasının son paragrafının; “Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda davacı yönünden kararın tefhim ve davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden 2 (iki) hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.” şeklinde düzeltilmesine karar verildiği, gerekçeli kararın davalı vekiline 26/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilince de tashih kararında gösterildiği üzere 2 haftalık süre dolmadan 12/03/2018 tarihinde temyiz dilekçesi verilmekle temyiz isteminin süresinde olduğu bu defaki incelemede anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile temyiz isteminin incelenmesine geçilmiştir.

İcra takibine dayanak yapılan ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 15.02.2007 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile işyeri niteliğindeki kiralananın aylık kira bedelinin 650,00 TL olduğu, her ayın biri ila beşi arasında ödeneceği ve kira bedelinin Türkiye İstatistik Kurumunun en son yayınlanan yıllık ortalama TÜFE artışı oranında artırılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı alacaklı tarafından 2009 yılı Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadarki kira alacağının faiziyle birlikte tahsili istemiyle takip başlatılmış, davalı borçlular tarafından takibe süresinde itiraz edilmiştir. İcra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan eldeki itirazın kaldırılması davasında mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; eksik ödenen kira alacağının 19.240,30 TL, sözleşmedeki gecikme faizi olan aylık %12 (yıllık %144) faiz oranına göre işlemiş faizin 49.684,80 TL olmakla, toplam alacağın 61.275,10 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş ise de, 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli bozma ilamında gösterildiği üzere, sözleşmedeki artış şartına göre her ay ödenmesi gereken kira miktarları bulunup, bu miktarlar üzerinden yatırılan miktarların denetime açık bir şekilde açıklanmak suretiyle mahsup edilerek buna göre kira alacağının tespiti yoluna gidilmediği, bu şekilde bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği görülmüştür. Her ne kadar raporda davalı borçlu tarafça yatırılan paralar ve yıllara göre ödenmesi gereken aylık kira miktarları gösterilmiş ise de, takibe konu dönem içerisinde ödenmesi gereken kira miktarından yapılan ödemelerin mahsup edilip edilmediği, sonuç kısmında tespit edilen rakama ne şekilde ulaşıldığı bilirkişi raporundan anlaşılamamaktadır. Bu haliyle bilirkişi raporu denetime elverişsiz olup hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.

O halde mahkemece, hesap bilirkişisinden, öncelikle takibe konu dönem itibariyle yapılan ödemeler tek tek tespit edilmek suretiyle, sözleşmedeki artış şartına göre ödenmesi gereken kira bedelinden ödenen kira bedelleri mahsup edildikten sonra takibe konu kira alacağı ve işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ve denetime elverişsiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.10.2018 tarihli ve E. 2018/12572 – …… 2018/16553 sayılı kararının kaldırılmasına, mahkemenin 13/02/2018 tarihli ve 2016/379 E. – 2018/147 ……. sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 07/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelenlerle İlgili Emsal Kararlar Ve Dokümanlar

1 thought on “İcra itirazından sonra itirazın iptali davası nasıl yürür?-Örnek kararlar”

  1. Geri bildirim: İcra tebligatı-ödeme emri geldi ne yapmalıyım? | Av Mehmet Görünmez

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top