FETÖ’den HAGB alınmasının güvenlik soruşturmasına etkisi emsal karar

En son şu tarihte güncellendi: 15 Şubat 2024

BU KARARIN GEREKÇESİ, ANAYASA MAHKEMESİNE DAYALI OLAN BİR KARARDIR. BU ANAYASA KARARI ve YARATTIĞI YASA BOŞLUĞU OLMASA ALINABİLMESİ ZOR DENİLEBİLİR. Ayrıca yeni bir yasa çıktığından ilgili kişinin hukuki statüsünün tekrardan ele alınacağına da bu kararda altı çizilerek vurgu yapılmıştır.

Fakat belirtmek gerekir ki bu kanun boşluğunda sonra doğrudan esas hakkında bir karar ile FETÖ HAGB’si olan kişilerin dava yolu ile kamuda çeşitli görevlerde çalıştıkları görülmüştür. Bu konuda elimizde emsal de mevcuttur. Siz de bu durumda iseniz ve kamuda çalışma hakkınız olduğunu düşünüyorsanız dava yolu için süreç başlatabilmenizin önünde bir engel yok.

Şu yazımıza muhakkak göz atın: HAGB Ve Arşiv Araştırması- HAGB Kararı Memuriyete Engel Midir? Yüz Kızartıcı Suçlarda HAGB Kararının Etkisi Ve Düşme Kararı Hakkında

Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir.

Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi kararı, güvenlik soruşturmasının hiçbir şekilde yapılmayacağını değil, aksine güvenlik soruşturması detaylarının kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.

Diğer yandan; bakılan davada, Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten önce dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu tespit eden, dolayısıyla uyuşmazlığın esası yönünden verilen bu nedenle de davacının atanması sonucunu doğuracak nitelikte bir karar (yürütmenin durdurulması ya da iptal kararı) bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendinin (8) numaralı alt bendinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararıyla iptal edildiği ve bu kararın yayımlandığı 29/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahekemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ve yukarıda sözü edilen Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği hâlde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, bununla birlikte kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenleme de yapılmamış olduğu anlaşıldığından, yasal dayanağı ortadan kalkan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi’nce ilgililer (devlet memuru olarak atanacak kişiler) hakkında güvenlik soruşturması yapılamayacağından bahisle bir iptal kararı verilmediği, aksine, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararında devlet memuru olacak kişilerde bir takım koşullar aranmasının ve bu kapsamda ilgililer hakkında güvenlik soruşturması yapılmasının kanun koyucunun takdirinde olduğunun vurgulandığı, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesine bakıldığında kanun koyucu tarafından, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda yeterli güvenceleri sağlayacak bir yasal düzenleme yapılmasının gerekliliğine işaret edildiği, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin gerekçesi karşısında, iş bu kararın hiç bir işleme gerek kalmadan doğrudan davacının atanması sonucunu doğurmayacağı, ancak, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararının, bu karardan önce yürürlükte olan ve Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen yasal düzenleme uyarınca yapılan güvenlik soruşturması işlemlerini de geçersiz kılacağı, bu itibarla, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı ve gerekçesi dikkate alınarak getirilecek yeni yasal düzenlemeler uyarınca davacının durumunun makul bir süre içinde yeniden değerlendirileceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 456,95-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere 04/07/2020 tarihinde tarihinde esasta oybirliğiyle, gerekçede oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Anayasa Mahkemesi’nin 24/07/2019 günlü, E:2018/73, K:2019/65 sayılı kararı ile 7070 sayılı Kanun’un 60. maddesiyle 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasının (A) bendine eklenen (8) numaralı alt bendinin iptaline karar verildiği, dolayısıyla dava konusu işlemin dayanağı Kanun hükmünün ortadan kalktığı dikkate alındığında, dayanağı kalmayan dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ve davacının atanması yönünde başkaca engel olacak herhangi halin kalmadığı anlaşıldığından, Mahkememiz kararının dava konusu işlemin iptali ile ilgili kısmına gerekçe yönünden katılmıyorum.

 

 

Güvenlik Soruşturması Olumsuz Gelenlerle İlgili Emsal Kararlar Ve Dokümanlar

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top